31 Aralık 2010 Cuma

yeni yıl partisi

Dün ajansın yeni yıl partisi vardı. Çok eğlendik, güldük, yedik, içtik hatta patronun keyfi yerindeyken zam bile sorduk :)

Bir sene daha iyisiyle kötüsüyle bitti. Her sene bir öncekinden daha iyi olsun dedik ve fotoğraflar...

Beste, sibel ve ben üçlüsü :)



Sibel teyzesi ve oğlum :)



Bana göre değil

Dün kızlar Kuantum yanlış yaptığı söylediler. "Olacak" değil "oldu" demeliymişim. zaten olanlara sahip gibi. Ama galiba ben yapamıyorum. Olmayan bir şeyi inanarak dilemek daha güzel geliyor.

Ne yapalım herkes bir çeşit :)

Tekrar iyi seneler...

30 Aralık 2010 Perşembe

Yeni bir yıl


Bu yıl bana uğur getirecek buna çok inanıyorum:)

İnşallah sağlıklı bir bebeğim olacak, çok isteyip alamadığımız evi bu sene alacağımız, ayrıca bu sene ışıl ışıl bir yıl olup bana ve etrafımdakilere ışıltı saçacak.

Kuantuma göre bu isteklere zaten sahipmiş gibi cümleler kurmalıymışsın. İşte kurdum.

Sağlıklı, bol paralı ve huzurlu bir yıl olması dileğiyle.

Bitiriş yanlış oldu galiba. "yıl olacak" :)

Mutlu yıllar...

29 Aralık 2010 Çarşamba

Emzirme reformu

Geçen gün bir yerde okudum ve hemen destek verdim. Blogumun sağ köşesinde logosunu görebilirsiniz. Tıklayınca sizde destek verebilirsiniz.

Sağlık Bakanlığının 6 ay anne sütü kampanyası ile Çalışma Bakanlığının 4 ay doğum izni yasasının birbiriyle nasıl çeliştiğini anlatıyor. Bunun değişmesi isteniyor.

Toplumu hem yasal süreç ile ilgili hem de emzirmenin önemiyle ilgili bilinçlendiriyor.

Umarım kampanya çok başarılı olur ve bu yasa değişir. Ülkemizde her konuda olduğu gibi malesef bu konuda da tutarsızlıklar mevcut. Konu anne ve bebek olunca belki süreç hızlanır.

Bir çok çalışan anne bu konudan muzdarip. Acaba 6 ay anne sütü çalışmayan annelerin çocukları için mi gerekli sadece?

Haydi arkadaşlar sizde destek verin.

Dün farkettim

Dün Sevil ve Sezgin bize geldi ne zamndır görüşemiyorduk iyi oldu, çok sevindim :)

Sevil, blogumda yazdığım yazılara yorum yazdığını söyledi. Ama bana hiç gelmiyordu??? Allah allah nasıl olur diye düşünmeye başladım.

Sonra anladık ki, meğersem yazdığım yazılar mail olarak gitti için o maillere geri dönüyormuş. Ben de blog açmak için aldığım bu mail hesabıma şimdiye kadar hiç bakmamıştım.

Dün Sevil söyleyince farkettim. Bugün sabah gelir gelmez hemen yahoo mail adresine girdim ve tabi şifremi bilmiyorum :(

Neyse bir şekilde şifremi oluşturdum ve mailbox'a baktım ve işte ordalardı. Yazdığım yazılara kardeşim, nevcihan, belma, sevil, önceden beri yorum yapıyormuş.

Kızlar onlar blogta yayınlanmadığı için ben onları hiç görmemiştim :(



Yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Takibi daha kolay olsun diye blogun içine girip yazdığım yazının sonundaki "yorum" bölümünden yazarsanız sizin yorumlarınızı takip edip size cevap yazabilirim.

Öpüyorum hepinizi ve önceki yorumlar için tekrar teşekkür ediyorum.

Anladım ki ara ara bu mail adresime de baksam fena olmazmış :)

24 Aralık 2010 Cuma

İzinli olmak

İnsan bazen hafta içi izin alıp kendine zaman ayırmalı. Uzun zamandır almam gereken şeyleri haftasonu heryer kalabalık diye alamıyordum. Dün ablamla İstinye Park'a gittik.

Hafta içi daha çok seviyorum alışveriş merkezlerini. Kimse üzerine çıkmıyor, mağazanın içinde birbirine çarpmadan hareket edebiliyorsun, kasalarda saçma zamanlamalarla sıra beklemiyorsun gibi sebepleri var :)

Çok karışık yerlerden hiç alışveriş yapamam çünkü midem bulanıyor herşey gayet düzenli biçimde asılıydı askılara. O yüzden keyifli geçti.

Söylemiştim bir sürü düğün var diye. Mağlum heryerde çok güzel elbiseler var ama bana olanı bulmak zordu. Neyse ki hem ekonomik hem de çok güzel bir elbise buldum.



Yılbaşı geliyor diye Ada ve arkadaşları için ufak tefek şeyler aldık. Tam oh biraz nefes alıp güzel bir yemek yiyecektik ki, telefon geldi.

Ada'nın ateşi çıkmış. Alışverişi ve yemeği yarıda kesip apar topar okula gittik. Okuldan Ada'yı aldık ve hastaneye götürdük. Doktor,tahlil ilaç vs derken akşamı hastanede bitirdik.

Şükür kötü birşeyi yok. İlaçlarını aldık ve eve döndük. Yarım kalan alışverişe belki pazar günü devam ederiz.

Herkese hafta içi izini tavsiye ediyorum çok güzel geliyor :)

21 Aralık 2010 Salı

Doğum günün kutlu olsun.

Geçtiğiniz cuma yani 17 aralık canım kocamın doğumgünüydü. Hem şirketinin yılbaşı partisi hem de doğumgününün aynı güne denk gelmesi hem iyi hem de kötü oldu. Şirket dışından gelecek arkadaşlar gelemedi ama onlarlada ayrıca bir kutlama yaparız artık :)

Ben önceden bir yemek organize etmiştim ama hal böyle olunca, yılbaşı partisine gidip hem doğumgününü kutladık hem de kurtlarımız döktük.

Günler öncesinden arkadaşlarına doğumgünü mesajları söylettim ve sonra o mesajları montajlattım, şirketteki kızların katkılarıyla izletik. Çok beğendi:)

Ayrıca işyerindeki arkadaşları bizim ufaklığa bir şey almış. O hediyeleri de alınca gözleri dolmuş.

Doğuştan Fenerli olacak oğlumun ilk önlüğüde Fenerbahçeli oldu.


Akşam parti için etilerdeki Nispet'e gittik. Çok eğlendik. Benim 12'den sonra pilim bitti ama olsun güzel bir gece oldu.

Canımıniçi tekrar nice senelere...

20 Aralık 2010 Pazartesi

İşte yolun yarısı

Çarşamba günü detaylı ultrasona girdik. Oğlumun her şeyine baktılar. Kaç gr, boyu kaç, kemikler, kalp, beyin vs... Allaha şükür her şey yolunda.

40.haftamız kısmetse 15 Mayıs'ta doluyordu ama doktor 1 hafta önden gidiyorsun dedi. Yani zamanlama olarak 30 nisan - 6 mayıs arası olması muhtemel :)

21.haftanın içindeyken 380 gr ağırlığında, yaklaşık 23-24 cm civarında, tekmelerini daha net hissettiren ufaklığımız.

Ve ilk profil resmimiz. Biraz düşünceliyiz galiba :)

15 Aralık 2010 Çarşamba

MİMLENDİM...

Little Miss Sunshine beni mimlemiş... Konu kitaplığınızın önüne gidip, elinizin gittiği bir kitabı rastgele seçip 55. sayfadan dilediğiniz bir paragrafı yazıyorsunuz.

Ben de geçtim ve şu aralar yeni kitabı çıkacak, hatta belki de çıkmış olan çok sevdiğim ve önceki kitaplarını zevkle okuduğum, programlarını takip ettiğim
Pf.Dr. Üstün Dökmen'in "Küçük Şeyler 2" kitabını elime aldım.



İşte 55. sayfaya:

Bebekler ile müdürler arasındaki benzerlikler.

1- Her ikisini de başlangıçta çok seversiniz, ancak ileride başınıza neler açabileceklerini düşünmelisiniz.

2- İkisi de çok sabırsızdır. İsteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. Eğer olmazsa bağırıp çağırırlar ve ortalığı birbirine katarlar.

3- İkisinin de belleği zayıftır. Bir gün önce onlar için yaptığınız onca şeyin önemi yoktur.

4- Her ikisinin de arada gazını almalısınız.

5, 6, 7 diye devam ediyor :)


"Ben de sevgili Ata ve Dünyasını mimliyorum... hadi bakalım senin kütüphanen bize neler söyleyecek.

Canım istiyor...

Dün sabah 5 gibi kalktım ve aklımda kadınbudu köfte vardı. Kendime şaşırdım.

Nasıl ya nerden çıktı şimdi bu??? Ya rüyamda gördüm ya da aşerdim. Bu zamana kadar canım şunu istiyor diyeceğim birşey olmadı.



Akşam eve gittim ve hemen yaptım. İlk kez yapmama rağmen güzel oldu :) En azından nefesimi köreltti

Ama canımın istedikleri ve istemedikleri beni şaşırtıyor.

Tatlı delisi olan ben, şu an hiç aramıyorum. Sütlü tatlıyı da hani süt içeriyor vs diye yiyorum. Önüme gelirse atıştırıyorum ama bana göre çok kararınca.
.
Normalde olsa gözümün önünden ve aklımdan gitmeyen çilekli tartlar, ekler, çikolatalar şu an aklıma bile gelmiyor. Bu kilo olarak bana iyi geliyor :)

19. hafta bitmek üzere ve maşallah hiç kilo almadım.

Canımın istediği şeye gelince çok garip biçimde kola ya da asitli şeyler istiyor. Bizim evde çok böyle şeyler tüketilmez. Misafir geleceği zaman ya da evde bulunsun diye alırız 1 lt kola o aylarca durur. 6'lı şişe kolayı aylarca bitiremeyiz.



Ama su an kim kola içse ya da ne zaman kola ile güzel giden bir yemek olsa hemen aklıma geliyor ve 1-2 yudum içmek istiyorum.

Umarım bu durum geçicidir.

14 Aralık 2010 Salı

Bugün keyfim yerinde

Artık konuşulması gereken konuşuldu ve ben de rahatldım.

kendimi bugün iyi hissediyorum.
Elimden geleni yaptım, çıkarılacak dersleri çıkardım ve önüme bakıyorum. Hala kendime olan ufakta olsa bir kızgınlığım var ama olsun o da zamanla geçecek.

Bundan sonrası için her şeyin hayırlısı.



Canım ablama, hep yanımda olan dostlarıma çok teşekkür ediyorum. Yazımı okur okumaz hemen aradılar ve bana destek oldular.

Zaten kocamın cumadan beri çırpınışını söylemiyorum. Dün evde beni yüzüm gülerken görünce onun da yüzü güldü.

En son ben evde keyifli keyifli şarkı söylerken bana öyle sevgiyle dalıp gitmişti. Öyle uzun uzun farkında olmadan baktı. Ne düşünüyordu bilmiyorum ama benim için iyi şeyler düşündüğün kesin.

Hepinizi çok seviyorum iyi ki varsınız. Aile ve dostların önemi gerçekten böyle günlerde daha bir önemli oluyor.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Asıl sorun ne?

Yapmak istemediğim ama yapmam gereken bir açıklama. Kendim için bile yapmadığım bir şeyden dolayı savunma.

Güzel anlattığımı ve mantıklı bir şekilde yaptığımı düşündüğüm açıklamanın, aslında karşı taraf yanlış anlar telaşıyla yaptığım "telaşlı anlatma" gerçekten yanlış anlaşılmasını sağladı.

Aslında çok basit bir sorun olduğunu her insanın bunu yapabileceğini, içerden bir sesin ya da etrafımdakilerin söylemesi ama bunu karşı tarafa anlatmaktaki zorluğun bana verdiği sıkıntı.

Cuma'dan beri bunun için ağlamak ve bütün haftasonu bununla yatıp bununla kalkmak.

Bunu yaparken aslında stres yapmamam gereken bir dönemde olduğumu bilmek ve yapmaktan bir türlü kurtulamamak. bunun içinde vicdan yapmak

Kimin ne tepki vereceğini bilememek ve aslında senin var olan tarzını kişiden kişiye göre değiştirmek mi yoksa ben böyle birisiyim kimseye terbiyesizlik yapmıyorum ama benim de tarzım bu mu demek?

Önemli olan art niyet olmaması mı yoksa bunun bir önemi yok mu?

Acaba bunlardan hangisi asıl sorun benim için bunu bile bilememek mi?

İçin sıkılıyordu hala devam ediyor bugun bu olay iyi bitsin istiyorum.

7 Aralık 2010 Salı

Karaoke 2




Kızlarla böyle organizasyonlar yapıyoruz ara ara, çok eğlenceli oluyor. Geçen sene de gitmiştik çok eğelendiğimiz için tekrarladık.

Gülsün ve müjde'nin sesleri gerçekten güzel. Onlar söyledikten sonra ben söylemeye utandım vallahi. Sesim allah bilir nasıl bir eziyet geliyordur diye düşünüyordum :)




Arzu'ya "vallahi bunların ki ses ise bizim ki ne?" diye soylemişliğim de var.

Yine güzel bir geceydi. Ben içki içemedim birazda uykum geldi ama artık idare edeceksiniz. Kızlar beni de çağırdığınız için teşekkürler.

Yakında yeni bir organizasyonda görüşmek üzere :)

6 Aralık 2010 Pazartesi

05.12.2010

Gözlerin dolu dolu oldu. Canım kocam benim için uğraşmış, düşünmüş benim yaptığım çercevenin aynı mantığında bir video hazırlamış. Bütün cumartesi beni hiçbir şey yapmamış olduğuna ikna etti.

Ne yalan söyleyim feci inandım. Pazar günü kalkıp etrafta hiçbir kutlama belirtisi bulamayınca çok moralim bozuldu.

Ama biliyordum benim kocam asla yapmaz mutlaka bir şey düşünmüştür diyordum kendi kendime. Kahvaltı ettik sonra rutin sofra toplama vs olayından sonra içeriden bir ses.

Baktım bizim ilk dans şarkımız.



Hala böyle bir video olabileceği değil galiba dans edeceğiz romantik romantik diye düşünüyorum. Ama bir gittim "gel otur" dedi. Televizyonda bizimle ilgili birşeyler oynuyor. Çok duygulandım ağladım.

Böyle birşey düşünmüş ve yapmış olman beni çok mutlu etti hiçbir hediye bunun yerini tutamaz.

Sonra akşam çok güzel bir yerde yemek yemedik ve gün tamamlandı. Canım kocam seni çok seviyorum.

İyi ki sen varsın. Nice evlilik yıldönümlerimize :)

MİM

Hiç MİM'lenmiyorum diye yakınmıştım minimalist beni MİM'lemiş.

Ancak bu sefer ki diğerlerinden biraz farklı; "sizden anılarınızla, anılarınızın değeriyle ve onları yüklediğiniz eşyalarla ilgili bir yazı yazmanızı istiyorum" şeklinde kendisine gelen mim'i bana göndermiş.

İşte buna cevap vermek için biraz bekledim. Evlilik yıldönümü sebebiyel eşime bir süpriz hazırlıyordum ve bu MİM'in tam karşlığı olduğunu düşünüyorum. Sakladığım ve benim için anlamlı olan eşyaların bir kolajı.





Ben de
Yaz Aşkı, Pamuk Prens ve UFBE'yi mimliyorum.

Hadi kolay gelsin :)

3 Aralık 2010 Cuma

Acaba bu kontroller az mı?


Dün minnoşumuzu görmeye doktora gittik. Ufaklık yine maşallah çok hareketliydi. Allaha şükür her şeyimiz normal. Sağlıklı bir büyüme gösteriyor.
300 gr civarında olmuş.

Doktora gidince sanki 1 saat muhabbet edecekmişiz gibi geliyor, gerçi yaklaşık yarım saat 45 dk gibi bir aralık sürüyor ama bana az geliyor. Soracağım çok şey varmış da oraya gidince unutuyormuşum gibi.

Kontrol sonunda "eee bu kadar mı yani" diyorum. Galiba onu ekranda uzun uzun görmek istiyorum yani 1 saat kal izle deseler yok demem :)

3'lü test için kan verdik, sonra kilo tansiyon ölçüldü. Çıkan sonuçlar doktorumu çok memnun etti ve aferini aldım. 59-60 kilo civarında hamile kalmıştım suan 17.hafta bitmek üzere ve hala 60 kiloyum.

Tabi benim için önemli olan bebeğin sağlıklı olması. Kilonun önemi yok ama almamış olmakta mutlu ediyor. Bu aydan sonra daha hızlı alacağım söyleniyor. Gelişmelerden haberdar edeceğim.

Benim ve doktorum için güzel bir gelişme olsa da annem için öyle değil.
"Nasıl yani sen bir şey yemiyormusun?" diyeceğini bildiğim için 2-3 kilo almışın dedim.

Ablama da telefon ettim annem sorarsa kilo aldı de tamam mı diye.

Ana yüreği işte dayanmıyor galiba...

Bir sonraki kontrol 3 boyutlu ultrasona gireceğiz. Onu heycanla bekliyorum belki yüzünü biraz daha net görürüz. Sağlık durumu ile ilgili detaylı bilgi alacağız.

Heycanla bekliyoruz.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Sinyal seviyesinde azalma var


Bugün sabah kalktım ve televizyon açmak alıma gelmedi. Kitap okudum, kahvaltı hazırladım sonra Alper'i kaldırdım. Alper kalkıp TV açınca bir baktık Digitürk çalışmıyor.

Neyse bütün ilkel yolları denedik, kartı çıkar, fişi çek, aç-kapa, kurulumu tekrar yap olmadı. Neyse olmayınca aradık müşteri hizmetlerini. Bir kez daha yaptırdılar bizim bu ilkel yolları sırasıyla :) sonra olmayınca servis yönlendirdiler.

10 dk geçmedi servis aradı:

-Lodos nedeniyle anten dönmüş galiba gelip bakacağız.
- tamam, ne zaman?
- yarın
- ne yarın mı? Olur mu öyle şey canım biz bütün gün böyle mi kalacağız.
- yapacak bir şey yok program dolu yarın geleceğiz.
- yahu bari akşam son servisten sonra ekstra bir servis daha koyun gelip baksın biri.
- bir bakalım hanımefendi. (biraz bekledim telefonda)
- mümkün değil çok doluyuz.
- iyi tamam dedim ve kapattım.
- sonra telefonuma bir mesaj pazar günü 17:00 ile 20:00 arası gelecekler pazarda bütün gün telef.


Şimdi ayda bilmem ne kadar para ödüyoruz, yağmurda kesilir, rüzgârda gider, teknik servis hızı berbat.

E zaten hava şartları kötüyken evde oturup TV izliyoruz genelde. Şimdi normal kablolu tv’ye geçsek haksız mıyız?

Ben bu Digitürk'ü anlamadım ve hiç memnun değilim. Daha şimdiye kadar çözüm buldukları bir konu yok.

10 yıldan fazladır üyeyim bir avantajını görmedim. Ne o gelin kurulumu ücretsiz yapalım diyor yeni üye olana. E pardon ben tanışırken benden kurulum için para istemiştiniz? Biz eski üyeyiz ve salakmıyız?

Ne yapalım yani iptal edin taşındığım yere almıyorum diyip sonra tekrar bedava kurulum mu yaptıralım.

Yılın en kötü hizmet veren markası seçiyorum kendilerini. Digitürk'te çalışan ya da tanığı çalışan varsa bu yazıyı kendilerine arz ederim.

Antene tencere kapağı bağlasak daha iyi."Tivi bitti şimdi Digi" diyorlar ya. Evet, gerçekten TV'yi bitirdiler yayın yok. Şimdi Digi kısmı da doğru kapkara bir ekran galiba digi anlamına geliyor, aynı ilanlarında olduğu gibi.

Slogan çok yerinde.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Hamilelik ve elbise

Benim hamileliğim ve doğum sonrasına denk gelen 4 düğün var. En başta hayırlısıyla Beste'nin düğünü var 16 Ocak. Daha sonra tam net tarih belli olmamakla birlikte Alper'in kuzeninin düğünü var Şubat başı gibi.

Sonra 20 mayısta bir kuzen düğünü daha var. Bu da Alper'in kuzeni, sonra 1 Temmuzda benim kuzenim düğünü ve son olarak en azından 2011'de şuan bildiğimiz son düğün bizim üniversiteden arkdaşadışımız benim toprağım :) Mustafanın düğünü var o da temmuz ayı içinde olacak kısmetse.




Hepsinin ortak paydası kıyafet. Şuan alsam o tarihe kadar kilo alırsam nasıl giyeceğim.(ocak -şubat düğünleri için söylüyorum) İstediğim gibi dökümlü, kilo alsam da içine girebileceğim bir elbise bulmalıyım 1 tane beğendim ama burada var mı yok mu bende nasıl durur şimdilik bilmiyorum. Off elbise bulmak zor iş.

Doğum sonrası için olan düğünlere sonra bakacağım şimdiden düşünmeye gerek yok. Önümüzdeki düğünlere bakıyorum önce :)
Tavsiye etmek istediğiniz yerler varsa çok mutlu olurum. "Burada güzel elbiseler var git bak diyeceğiniz" Yoksa gez babam gez.

22 Kasım 2010 Pazartesi

Bir oğlum olacak :)

Geçen cuma gittiğim kontrolden ufaklığın sağlığının iyi olduğu haberinin yanı sıra bir de cinsiyetini öğrenme şansımız oldu. Aslında şansımızı biraz zorladık. Önce göstermedi bekledik, bekledik sonra doktor bir şekilde gördü ve %90 erkek dedi.

Alper'in yüzündeki ifadeyi görmeniz lazımdı. Ağzı kulaklarında deyiminin hakkını verdi :)

Hala inanamıyorum bizim bir oğlumuz olacak. Allaha şükür sağlığı yerinde hayırlısıyla sağlıklı dünyaya gelmesinden başka şuan istediğim başka hiçbir şey yok.

Allah her isteyene bu duyguyu tattırsın.

bayram geldi geçti

Bu bayramda geldi geçti hem de çok hızlı. Tatil ne kadar uzun olursa dönüş o kadar zor oluyor. Akraba ziyaretleri, arkadaş muhabbetleri biraz gezme derken bitti. Geriye bayramdan Cem ve Ada'nın bayramlıkları ile çekilmiş güzel bir fotoğrafı kaldı :)


Darısı her bayrama olsun. Herkesin geçmiş bayramı tekrar kutlu olsun.

12 Kasım 2010 Cuma

ve bir ufaklı daha

Bütün ekim ayı boyunca yazmamışım. Suçlu hissettim kendimi. Bu benim sayfam ve çok ihmal ettim. Benim için çok değişik şeyler oldu herkesle paylaşmak istediğim :)

Öncelikle ablamın ufaklığı hatırlarsınız Cem bey, evet kendisi tam bir cingöz oldu.
Çok komik bir bebek. Önceden gülmüyordu ciddi takılıyordu şimdi ise tam şebek.

Ada'cığım ile benzetenler oluyor ama bence hiç benzemiyor. Eniştem, Ada doğduğunda bir fotoğraf çekmişti avucunun içinde minnoşun kafası.


Şimdi onu bu bey'de de tekrarladı ve fotoğrafın adını "elimizdeki avucumuzdaki" koydu :) çok güzel oldu. Şimdi buna bakıp söyleyin bu bücürler birbirine benziyor mu?


Sırıtık olan cem, diğer cool olan ada.

Onun dışında benimle ilgili bir gelişme var ben de bebek bekliyorum :) 14 haftalık hamileyim. Bugün kontrolüm var eğer gösterirse belki cinsiyet öğreniriz. Sağlıklı olması her şeyden önemli ama galiba oğlum olacak diye hissediyorum. Belki de bir çok kişi oğlun olacak dediği için etkilendim bilmiyorum :)

İsim arayışları, tartışmaları başlayacak aslında Cem için niyetlenmiştik ama olmadı belki biz koyarız Kuzey'i hala seviyorum, bir de Ali ismi bana hala eskimeyen ağırlığı olan güzel kısa öz bir isim geliyor.

Kız için bilmiyorum ben Duru istedim ama Alper anamı kadar söylenişi kibar değil dedi hevesimi kırdı aklıma başka bir şey gelmedi. Galiba erkek ismine yoğunlaştım. Bilemedim zor bir karar. Ablam çok zorlanmıştı şimdi daha iyi anlıyorum.

Aslında başka bir yazıda neler hissettiğimi yazmak istiyorum ama henüz şaşkınlık devrem geçmedi. Ne hissediyorsun diyorlar henüz endişe ve heycan dışında birşey hissedemedim. Umarım güzel şeyler hissedip yazarım.

Bu kadar uzun ara vermem iyi olmamıştı ama bu haberlerle döndüğüm iyi oldu. En azından söyleyecek önemli şeyler birikti :)

Özlemişim yazmayı, galiba bundan sonra yazacak çok daha fazla şeyim olacak.

24 Eylül 2010 Cuma

Erzincan gezisi

Geleli baya oldu aslında ama bir türlü fırsat bulup yazamadım. Erzincan 1 hafta kalıp herşeyden uzaklaşıp köy hayatı yaşamak, temiz hava güzel taze gıdalar için güzel bir yer. Alışık olmayana tezek kokusu, telefonun çekmemesi, tv minimumda izlenmesi, sabahları çok erken kalkılıp, akşamları erken yatılması tuhaf gelebilir. Ama garip bir biçimde hemen alışıyorsunuz.
İnsanoğlu herşeye alışıyor.

Efendim gezimize gelince sabah güzel güzel Erzincan'a indik ve acayip bir sıcak vardı ve tüm hafta böyle gitti. Biz o hafta İstanbulda donunca orası daha soğuktur dedik ama yanıldık.

Kayınvalidem çok hastaydı biz gitmeden ishal, kusma vs gibi şikayetlerle hastaneye gitmiş ve biz gittiğimizde hiç hali yoktu. Biz gittikten sonra 3 kere daha hasteneye götürdük ama biz giderken bile hala çok iyi değildi. Bir de bizimle yapacaklarını, hayal ettiklerini bizim için hazırladığı yiyecekleri vs veremeyince daha çok üzüldü. Bizimde biraz keyfimiz kaçtı ama yinede güzel benim için değişik bir gezi oldu.


Alper'lerin köyü biraz şehire uzak olduğu için kayınvalidem şehire yakın olan hatta içinde sayılan Ula köyüne yani annesinin köyüne gelmiş. Biz de tatil boyunca hep burada kaldık.
Anneanne ve dedeyle birlikte.



Bence çokta iyi oldu oradan bir yere gitmek sorun olurdu oradan. Buradan daha kolaydı ve bu köydeki insanlar daha modern insanlardı Alper'lerin köyü biraz daha tutucuymuş.

Neler yaptığımıza gelince, yeni gelin gitmiş herkes beni görmeye çalıştı :) Alper'in dayısı bana bir dana hediye etti. Adı Nazar her sabah gidip sevdim elimle besledim.

Daha 3 aylık bu minnoş :)
Komşular tandırda ekmek pişirdi onu izledim.

Sabah erken kaldıp ineklerden süt sağılmasını izledim. Genelde makina ile sağılıyor ama Neriman yenge Alper'in dayısının eşi makinadan hızlı :)

Traktör kullandım :)


Erzincanı tepeden gören Esentepeye çıktık.

Sonra çeşmesinden soda akan Ekşisu'ya gittik.


Meşhur Erzincan siyah üzümünü gidip bağından topladık. Cimin üzümü. Gerçekten çok güzel,tulum peyniri benim hala favorim ama olsun :)



Akraba ziyaretleriniz ve yemeklerimiz oldu.


Alper'in kuzeninin kızını sevdik. Berrin hanım :)

Terzibaba türbesini gördük.



Gerçekten buz gibi suyu olan Munzur dağlarının arasından geçtik ve şelaleye çıktık. Zaten her yerden su fışkırıyor. Sürekli dağdan gelen bir boru ve sahane suların olduğu yerlerden geçtik.


ve her sabah ve akşam semaver yakıldı çayımızı hep semaverde içtik.

Aslında daha yazacak bir sürü detay var ama özetle erzincanı güzelce gezdik :) Başka bir yazıda size başka detayları veririm. Seneye büyük ihtimalle gitmeyiz ama zaman ve şartlar uygun olursa bir kez daha gideriz.

Not: Hem yeni gelin ilk kez el öpmeye gitmiş hem bayram olunca ben bayramı gayet bereketli geçirdim acaba hep bayramda gitsem aynı bereketi bulur muyum? :)

3 Eylül 2010 Cuma

İlk ziyaret...

Yarın sabah 09:25 uaçağıyla Erincan'a gidiyoruz. Nereden çıktı Erzincan diye soruyor olabilirsiniz. Eşim Erzincan'lı ve ailesi yazlarını orada geçiriyorlar. Kayınbabam Nisan gibi gidiyor Ekim -Kasım gibi dönüyor. Kayınvalidem biraz daha geç gidiyor ama çok gitmek istemesede o da haziran gibi gidiyor.

Yaklaşık 6 ay orada 6 ay İstanbuldalar. Bizde evlendikten sonra ilk kez oraya gidip el öpeceğiz:) Düğüne gelemeyen akrabaları, gelini merak denler, kolu komşu vs :) 1 hafta orada geçireceğiz. Erzincan'ı merak ediyorum umarım güzel bir tatil olur.

Dönünce size izlenimlerimi yazacağım nasıl bir yerdir, ne yenir (tulum peynir dışında :),insanları nasıl, şehir düzeni vs.


Şimdiden hepinize iyi bayramlar, bayramdan sonra görüşmek üzere...

31 Ağustos 2010 Salı

Bugün 1 hafta oldu


Bugün 1 hafta oldu Cem bey doğalı. Zaman galiba hep bu hızda geçecek.
Durumlar iyi sayılır Ada' cığım kıskançları devam ediyor ama alışacak kuzucuğum :)
Bakın bakalım eli yüzü daha oturdu bücürün :)

26 Ağustos 2010 Perşembe

24.08.2010 / 08:33/ Cem

Çok heycanlıydım doğuma gireceğim için bütün gece uyku tutmadı. Ben götürecektim ablamı doğuma sabah 06:00 ben ayaktayım. Hazırlanmaya başladım.

Saat 07:00'de hastanede olmamız gerekiyordu. Saat 07:15 gibi hastanenin girişindeydik. Doğum saat 08:00'de olacaktı. Odamıza gittik yerleştik sonra hazırlandık. Ablam artık doğuma gidiyordu. Annemin gözleri oldu, eniştem heycanlıydı ve ada endişeliydi.


Aşağı indik ve beni bir odaya aldılar burada ameliyathane kıyafetleri giydim ve bekleme salonuna geçtim. Benimle birlikte bir baba vardı onunda elinde kamerası o da miniğinin doğumuna girmek için heycanla bekliyordu.
Önce onu çağırdılar kocaman yerde tek kaldım sürekli gözüm kapıda biri gelecek ve beni çağıracak diye. Bekliyorum, bekliyorum, makine ile uğraşıyorum ve eklenen an saat: 08:20 "Fotoğrafçı bayan gelebilirsiniz" dedi bir ses.

İç ses: ben teyzesiyim yahuuu neyse takılma buna şimdi

İçeri girdiğimde ameliyathanenin o kadar kalabalık olacağını hiç beklemiyordum 8-9 kişi vardı. Ablam ve ben dışında. Doğum başlamıştı. Ablam uyanıktı hemen yanına gittim ve konuştum biraz ben de heycanlı olduğum için ne söyledim bilmiyorum ve doktor küçük bey geliyor dedi ve makine elimde hazırdım sonrasında ufak beyimiz geldi.


Hemen temizlemeye aldılar ben de gittim başlarına, başladım çekmeye. Güzel pozlar yakalamaya çalıştım umarım olmuştur. İlk deneyim için fena sayılmaz :)

Sonra dışarı çıkardılar ablası, babası ve anneannesiyle tanıştı. İlk buluşma çok güzeldi.
Bakım odasına gitti ve banyo sırasını bekledi. O sırada ablam çıktı ve odaya götürdüler.

Bebeğiyle buluşmak için can atıyordu. Nasıl, iyi mi , kaç kilo kime benziyor gibi şeyler sordu.
Vallahi kimseye benzetemedim ben. O kadar ufak ki henüz kimseye benzemiyor ama erkek bakışları var :) Biraz büyüsün o zaman anlarız kime benzediğini. Ama buğday tenli yağız delikanlı.


Dün sünnet olayınıda hallettik. 2 günlükken sünnetini oldu. Şuan herşey ve herkes iyi...
Hoşgeldin minik melek. Bir teyze kuzusu daha oldu :) Herkes maşallah desin lütfen :)
Bir uyarı ile bitiriyorum; ya ne olur dışarıdan gelip yeni doğmuş bebekleri ellemeyin. Elinizi mutlaka yıkayın. Anne ve bebek için çok önemli. Daha el kadar bunlar.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails