23 Eylül 2011 Cuma

Doğum ve hikayesi

Aslında bunu yazmamın tek sebebi ileride unutup üzülmemek. Küçük kuzum büyüyüp "nasıl oldu ben nasıl doğdum" diye sorarsa belki bu yazıyı okur. Artık doğum için geri sayım başlamıştı . Oldu olacak, doğdu doğacak diye bekliyorduk. Çarşamba günü kontrole gittik ve doktorumuz biraz kasılma var ama önemli değil dedi.



Doktorum Melih bey Perşembe akşamı semineri gidecek ve pazar günü dönecekti. Bende şaka olsun diye dedim ki; "şimdi sen yoksun ya ben kesin doğum yaparım" dedim o da "aman gözünü seveyim tut" dedi :) gülüştük. Aslında hep içimden bir ses 05.05.2011'de doğum yapacağım diye geçiyordu tarih güzeldi. Ama 06.05.2011'de oldu.





Perşembe normal geçti. Hıdırellez olacağı için perşembe akşam dilekler vs yaptık. Cuma sabah kalktığımda garip bir ağrım vardı. Çişimi tutamıyordum. Sabah kimse uyanmamıştı 07:00 gibi ben 5 kere falan tuvalete yetişmekte zorlanmıştım ve sürekli üstümü değişmek zorunda kalıyordum. Nerden bilebilirdim bunun su olduğunu. Suyum geliyormuş haberim yok.




Ben su gelmesini böyle azar azar değil foş diye gelecek diye belkiyordum ama öyle olmadı.


Alper uyuyordu işe gitmek için henüz kalkmamıştı bende ne olduğunu tam bilmediğim için kimseyi panikletmedim. Sancıyı unutup uyumaya çalıştım. Alper gitti bende evde turlamaya başladım.


09:00'a kadar evde sancı, gezinme,tuvalet vs olarak geçti. Annem uyandı ve anneme sancım var ama galiba gaz sancısı dedim. Biraz bekledik. Kalvaltı ederken 2 büklüm oluyordum artık ve doktoru aradım. Doktor seminerdeydi ve bana hemen başka bir doktor ismi verdi ve acil hastaneye git dedi.



Ben çok sakindim. Annem biraz heycanlandı. Hazır olan eşyaları kapı önüne getirdi.



Alper'i aradım.


-Aşkım benim sancım başladı.


-Ne sancısı?


-Sence hayatım ne sancısı olabilir 9 aylık hamile olan birinin ne sancısı olabilir.


-Tamam ben eve geliyorum.




Arkadaşları anlatıyor Alper şoka girmiş. Ne yapacağını bilememiş. Eve geldiğinde nefes nefes kalmıştı. Evden çıkarken benim sancılarım 5 dk bir geliyordum. Hastaneye varınca 2 dk bir olmuştu. Takside sallandıkça ben çok fena oluyordum. Önce acil doktoru muyanne etti ve doğum başlamış dedi. Sonra Melih bey'in soylediği doktorun gelmesini bekledik.



Alihan bey o da çok ilgilendi. Aslında tüm hastane çok ilgilendi. Sağolsun Melih bey herkesi organize etmiş. Bana ekstra bir özen gösterdiler. Beni odaya aldılar hazırlamaya başladılar. Normal doğum yapacaktım ama epidural takılması lazımdı sancı çekerken onun takılması pek kolay olmadı.

Zaten hastaneye yattıktan sonra yaklaşık 2,3 saat sancı çektim. Rahimin belirli bir açıklığa gelmesini beklediler epidurali takmak için. Bu arada ben yorulmuştum. Annem hep yanımdaydı elimi tuttu. Alper dört dönüyordu. Heycandan bir odaya giriyordu bir dışarı çıkıyordu.


Sonra epidurali (sancı çektiğim için) 2 doktor 3 hemşire eşliğinde taktılar. Anestezi uzmanı odaya gelip bana sancın için 10 üzerinden puan ver dedi bende 15 dedim. O da tamam anladım dedi :)

Epiduralden sonra doğuma kadar çok rahattım sonra. Rahim istedikleri kadar açıldı ve beni doğumhaneye aldılar. Bu arada ablam fotoğrafları çekecekti o yüzden o da hasteneye ulaşmaya çalışıyordu. Alper doğuma alıyorlar demiş, ablamda az kaldı geliyorum beklesin lütfen demiş. Herkes anlaşılacağı gibi çok heyecanlı :) Nasıl bekleyeceksem artık.



İçeride herkes beni motive ediyordu. Hadi az kaldı bırakma sesleri hatırlıyorum. Sonra bir ara o kadar yoruldum ki sesler uzaktan gelmeye başladı. Alper bir köşede tüm olup biteni izliyormuş. O da şok olmuş. Doktor hadi baba gel göbeği kes deyince kendine gelmiş :) Göbeğini Fenerbahçe diye kesti.





Tarifi olmayan bir duygu. Kucağıma geldiğinde o sıcacık bedeni bana deydiğinde allahın sevgili kulu olduğum için şükrettim. Doğumhaneye girdiğimde saat 14:20 Toprak'ı kucağıma aldığımda saat 14:50.




Ona bakıp hergün şükrediyorum. Hayatım yeniden anlam kazandı. Önceden öyle düşünüyorum şimdi böyle dediğim bir sürü şey oldu. Hayata bakışım, beklediklerim, istediklerim, önceliklerim, duruşum, davranışım, ruh halim vs vs hepsi çok değişti. Allah her isteyene nasip etsin



5 ay geçti hala bakıp bakıp inanamadığım zamanlar oluyor. Canım arkadaşım Deniz "zaman su gibi geçecek sanki hiç işe dönmeyecekmişsin gibi gelecek ama döneceğin zaman çok hızlı olacak" demişti. Aynen öyle oldu. Eskiden her cuma sevinirdim şimdi üzülüyorum bir hafta daha bitti diye. Bu haftada bitti herkese iyi cumalar ve haftasonları...

5 Eylül 2011 Pazartesi

işte döndük...

Uzun bir aradan sonra herkese selam :) Tatil bitti eve döndük. Mersin bize çok iyi geldi. Deniz, havuz, güneş, kum, bahçe, balkondan bakınca yeşillik ve deniz görmek bile yetti. Çok alışmıştım ki eve döndük. İlk geldiğimde çok zorlandım ama şimdi alıştım.





Aslında yazacak çok şey var. Çok hareketli, yorucu ve belki bir daha herkesin bu kadar biraraya gelmesi çok mümkün olmayan çok eğlenceli bir tatil oldu. Ada, Cem, Defne, Toprak. Artık bu kadar kalabalığı çocuğu curcunayı siz düşünün.



Toprak büyüdü artık 4.5 aylık oldu. Bu tatili ben anlatmakla bitiremem o yüzden fotoğraflar anlatsın.

Defne kuzusu Toprak'ın başından ayrılmadı ve kendi bebeği sandı uzun bir süre :) Hergün sabah koşa koşa odamıza gelip Toprak uyusun ya da uyanık olsun fark etmeden "Ayyyy Popak uyanmış" diye çığlıklar atıyordu. Bir de ben Toprak'ı oğluşum, Paşam diye seviyorum. Defne'de benden öyle görünce o da aynı şekilde seviyordu.





İşte fotoğraflar... İlk fırsatta yeni fotoğraflar ve doğum macerasını yazacağım. Evde olunca yazmak zor oluyor.




Bayram gezmesi
Anneanneme bayram ziyareti





Ailecek bayram sabahı


Defne ile süs havuzu keyfi



En az anakucağı kadar rahat "Baba kucağı"





Bizim için olmazsa olmaz bir manzara. Mangalsız tatil mümkün değil :)








Defne kuzusu Toprak'ı öperken.


Bir de öptükten sonra en şirin yüz ifadesi ile "ayy minicik"diyordu



Benim yakışıklı oğlum :)



Canım kuzenim Ece ve Toprak



Biraz gidip amcamlarda kaldık Toprak'la evin neşesi oldu :)


Yengemle her sabah oyunlar



Defne ve kahvaltıda Nutella





Amcam, yengem ve torunları Toprak :)




Yine öpücük. Sarhoş gibi dakika başı "ben popakı öpecem." diyordu.


Getirin öpecem :)



Torunları gezdiriyor Anneanne ve Dedeleri. Cem, Defne ve Toprak







Annem ve torunları




Cem ve Defne balkonda kavga halinde



Göksu teyzesi Toprak'ı seviyor ama Defne hiç memnun değil :)






Karaböcük Cem






Ada ve Defne parkta





Çakıl gibi oldu bu saç ve elbiseyle








Fındık kurtlarım Ada ve Toprak








Anneanne paylaşılamıyor malesef...


Kimi kucağına alsa diğeri atlıyor beni al diye

Bisiklet için baya kavgalar oldu bu fotoğraftan sonra kıyamet kopmuştu. Defne bisikletini kimseye vermedi. Her şey Defne'nin. Cem neye elini atsa Defne hemen "O Difneninnnnnn" diye bağrıyordu :)









Dede içinde aynı şey geçerli hiç rahat yok ve paylaşılamıyor.





Cem ve Defne'nin deniz sefası


LinkWithin

Related Posts with Thumbnails