31 Temmuz 2009 Cuma

Midpoint, Göksel ve Yalın...

Dün süper bir akşam geçirdim. Kızlarla Göksel ve Yalın konserine gittik. Öncesinde Midpoint'te biraz içki ,biraz atışmalık birşeyler yedik. Daha önce strawberry mojito hakkındaki düşüncelerimi yazmıştım, dün yine içtik ve bence yine cok güzeldi. Sonra "Eraser Head" diye bir içki önerdi garson arkadaş bize ve Beste'ye cok hafif ve şekerli gelince onu da ben içtim :)
Gerçekten çok şekerli bir içkiydi. Tam bana göre. Patates tava, parmasenlı tavuk ve Sibel'ciğim kimseyle paylaşmak istemesede paylaşmak zorunda kaldığı cajun tavukları da superdi :))))

Çok güldük çok eğelendik sonrasında Beste, Sibel, Deniz, Dila, Elvan ve ben Harbiyedeki Göksel ve Yalın konserine gittik. Her ikisininde perfonmansı superdi bence.
Göksel'in albümünü çok beğenmemiştim açıkçası çünkü her sıkışan eski şarkılara dönüyor diye düşünmüştüm ama dün akşam fikrim değişti.
Çok yakışmıştı Göksel'in sesine ve sahnesine eski şarkılar. Kendi şarkılarından favorileride söyledi. Kıyafete gelince ben çok beğendim. Nostaljik bir albüm için çok güzeldi.
Ve arkasına Yalın'dan benim hiç beklemediğim bir performans sergiledi. Yalın'ın sahnesi çok beğendiğim. O ufak tefek adam orayı baya bir çosturdu. Bizde çok eğendik. Hep oturarak izledik ama son 2 parçada ayakta geçiridik.
Eğer ben Yalın'da bu kadar eğlendiysem Serdar Ortaç'ta ne yaparım onu bilemiyorum. Onun konserinde çok eğleneceğime eminim. Akşam eve gidip televizyonu açtık. Açtık diyorum Dila'cığım geldi mersinden geçen hafta. Ben içerdeyken o açmış, bir baktım Serdar var ve canlı performansı ile bir sürü sarkısını arka arkaya sıralıyor. O saatte o yorgunlğa rağmen salonun ortasında beni çosturdu.
En kötü günümüz böyle olsun diyorum. Eğer kısmet olurda Serdar konserine gidersem ve beğenirsem -ki şüphem yok ama olsun ucunu açık bırakalım- bekarlığa vedamı da onun sahneye çıktığı bir yerde yapmak isterim.
Ve buradan sevgili nişanlıma sesleniyorum Alper beni Serdar'a götür, Alper beni Serdar'a götür :))))

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Mekan mekan gezdim bu haftasonu :)

Bu hafta sonu çok güzel geçti. Çocukluk arkadaşım Dila, ablası Didem'le birlikte Mersin'den geldi. Cuma akşamından gezmeye başladık.


İş çıkış İstiklal caddesindeki Cafe Krepen'e gittik. Bira ve atıştırmalık bir şeyler yedikten sonra ve evde muhabbet ve içkiye devam ettik.

Cumartesi günü ablamların balkonunda mangal yaptık çok keyifliydi ve akşamına Midpoint'e gittik.
Çok ama çok süper koktyeller vardı.
Strawberry mojiho kendini aşmış bir içkiydi.
Alper Pasicif diye Malibu ile yapılan bir kokteyl içti o da sahaneydi.


Pazar günü sabahta White Mill'e kahvaltıya gittik. Çok güzel ve hareketli bir haftasonuydu. Bayılıyorum böyle gezmelere. Galiba benim göbeğimi kesip sokağa atmışlar :)))

24 Temmuz 2009 Cuma

Boynumdaki yüzüğün anlamı!

Aslında nerdeyse 1 seneye yakındır takıyorum bu yüzüğü. Ama son 2-3 aydır çok fazla soruyorlar "o boynundaki yüzük ne?" diye. Galiba böyle bir moda varmış, 1 tane parmağına takıyormuşsun 1 tane boynuna anlamı da boynumdaki yüzeğü eline takacak birisini arıyorummuş. Hayatımda duyduğum en saçma moda. Bakalım daha neler duyacağız.

Benimkinin anlamı dedem evlenirken canımın neneme bu yüzüğü takmış. Nenemin elinden de ölünce çıkardılar bu yüzüğü. Yani öyle saçma bir moda değil manevi bir anlamı var.


Tabi ilk zamanlar yüzükler aklıma bile gelmemişti. Nenem annemi çok severdi tabi bize tapardı bizde ona. Annem bu yüzükleri o günden beri saklamış. 2 yüzük varmış parmağında birini ben aldım, birini annem. Başka seyleride vardı ama malesef hastanede bir şekilde kayboldu. Hastane çalışanları "bunlar dışında birşey yoktu" dedi . O zaman çok fazla derdine düşmüyorsun ama sonra insanın canını acıtıyor. Maddi olarak değeri hiç mühim değil ama manevi olarak çok büyük değeri olan şeyler yaşanmışlıklar var onların üzerinde. Birileri sizin bu anılarınızı gasp ediyor 3- 5 kuruş için bunu anlamak mümkün olmuyor.
Geçen sene bir vesile ile ortaya çıktı bu yüzükler ve ben bir tanesine hemen el koydum. O günden beri canım sevgilimin geçirdiğim bir otobüs kazasından sonra bana hediye ettiği kolyenin yanına takıyorum.

Mümkün olduğunca boynumdan çıkarmıyorum bana iyi geldiğini düşünüyorum. Sanki kötü birşey olmasını neneciğim önlermiş gibi geliyor. Yazarken bile gözlerin doluyor. Hiç "nene" lafına dayanamıyorum.

Benim boynumdaki yüzüğün anlamı benim için çok değerli canımın içi tonton nenemin anısınadır. Herhangi bir kıyafetime uyup uymaması ya da güzel görünüp görünmemesi hiç umrumda değil. Kaybolmasından korkmadığım sürece boynumdan çıkarmayı düşünmüyorum. Sadece böyle saçma bir moda geçene kadar daha uzun bir zincir alıp görünmemesini sağlayacağım.


Canımın içi bir tanecik neneciğim seni çok özledim hep yanımda olduğunu biliyorum. En çok beni gelin olarak göremeyeğin için üzülüyorum çünkü bunu hep söylerdin ama eminim beni oradan göreceğine...

Yazlık Arkadaşları...



Yazlıktaki arkadaşlıklar çok dönemsel görünsede benim için öyle değil. Yazlıktaki arkadaşlarım o kadar eskiki bir çoğumuz artık görüşmüyorduk ama tesadüfen hepimiz bu tatilde oradaydık.
Ben çok samimi bir arkadaşımın kardeşini gördüm ve tesadüfen akşam geleceğini öğrendim onu aradım. Arkadaşım buraya geleceği için başka bir arkadaşını aramış ve o da tesadüfen oradaymış. sonra herkes birine telefon edip; acaba sende yazlıkta olabilirmisin diye sorunca bir sürü kişi olduk ve başladık eskilerden konuşmaya.
Herkesin gözleri doldu ve biz yaşlandık modundan kurtulamadık bir süre. Birde üstüne bizim daha bacak kadar bıraktığımız arkadaşlarımızın kardeşlerinin koca adam olduklarını görünce net bir şekilde anladık.
Kimi saçının rengini değiştirmiş, kiminin saçı dökülmüş, kimisi göbek yapmış kimisi o küçükken olan tombişliği gitmiş incecik kalmış. Ama ortak görüş en az benim değiştiğim yönündeydi. İnsallah 10 sene sonrada aynısı düşünülür :)

Herkes bir koşturmaca içinde, kimi evlenmiş, kimi evlenip boşanmış, kimi babasını kaybetmiş, kimi yeni nişanlanmış, kiminin çocuğu olmuş, kiminin olmak üzere bir suru hayat, bir suru hikaye.

Bu hayatlar bu hikayeler eskiden bahçede birlikte top oynadığımız, öğlenleri birlikte yüzdüğümüz, çoğu zaman yukarı çıkmamak, ayrılmamak için hergün hepbirlikte birinin evinde yemek yediğimiz, bir çoğumuzun "ilk"lerine şahit olduğumuz bir grup ufak çocuğun hikayeleri...

10 kişi aynı anda havuza girer aynı anda çıkardık bu seferde aynısı oldu ve hepimizin yan yana dizilmiş havuz kenarında konuşuyorduk. Bir arkadaşımızın annesi aynı sizin bu sekilde 15 sene önce bir fotografınızın var dedi bazı kişiler eksik ya da değişmiş olabilir ama 5 - 6 kişi kesin sabittir. Annesinin gözü dolunca hepimizin doldu.

Hesaplamaya çalıştık ne zaman ve nasıl tanıştığımızı. Kaç senesinde arkadaş olduk, bizi kim tanıştırdı diye hafıza zorladık ve hemen hemen herkes nasıl tanıştığını hatırlamıyor. Ama anıları dün gibi hatırlıyoruz. Komik anılar o kadar çok saf o kadar temiz ki... Şaka gibi en az 15 sene olmuş birbirimizi tanıyalı ve hala oturup sohbet etmek cok hoş oldu.

Benim için çok güzel hiç beklemediğim bir tatil oldu. Herkes sözleşse ve şu tarihte yazlıkta buluşuyoruz dese mümkün değil bir araya gelmemiz. Kesin birilerinin işi çıkar, birisi gelemez bu sekilde tesadüfen olunca daha güzel oluyor...
Herkesi gördüğüme ve tatilimin sonunda böyle bir süprizle bitmesine çok sevindim. Darısı her seneye olur inşallah.

Arkadaşlıklar her zaman görüşmesende, görüştüğünde kaldığın yeri kaybetmemişsen çok anlamlı oluyor...

23 Temmuz 2009 Perşembe

Var mı tatil gibisi

Geçen hafta ailemin yanına Mersin'deki yazlığımıza gittim. O yazlıkta milyontane anımız var. Şuan belediyenin bazı gerekçelerle yaptığı düzenleme yüzünden sitemizin önü 3-4 senedir bir kabusa dönüştü.

Belediye "Deniz'e girmek herkesin hakkı sitenin önünü sadece site sakinleri kullanamaz" dedi ve plajı halka açtı. Ama bunu yaparken ufak bir seyi atlamış kendileri; dışarıdan plaja gelen insanlar için bir kabin yok, tuvalet yok, duş yok, çöp tenekesi yok. Yani sadece plajı açtık buyrun siz gerisini halledin demişler. Bunun nasıl bir durum yarattığını tahmin edersiniz. Sizin için bu kadar özel bir yerin harabeye dönüşmesini görmek insanın içini cız ettiriyor. Neyse bu işin can sıkıcı yanı.

İşin eğlenceli kısmı bol dinlenmeli, ailemle ve çok eski arkadaşlarımı vakit geçirdiğim güzel bir tatil oldu. Kardeşimi ve minik defneyi gördüm. Minik Defne annesi ne zaman karpuz yese tekme atmaya başlıyordu. Ya karpuzu çok seviyor ya da sevmiyor. Onu çözemedik.
Artık karnı bayağı buyumuş kızımızın. Cokta güzel gidiyor kilosu falan. Önden hamile ama arkadan hiç belli değil yani. Anneler mağlum ne kadar yersen ye onlara az gelir bir de hamile olunca kardeşimin üzerine fazla düşülüyor o da bu durumdan cok sıkyor haklı olarak :) Ama allahtan biz biraz tampon görevi gördük. Kendisini yoğutçu güzeli seçtik. Ver önüne 1 kova yoğurt otursun yesin. Bence yemesi falan cok yerinde :))))

Deniz genelde dalgalı olduğu için Göksu denize çok giremedi ama kumsalda uzun yürüyüşler yaptık. Erdemle ben iyi yüzdük. Çok şahane yemekler yedik. Bol bol güneşlendik. Kitap okuduk ve muzik dinledik.

Tatilde uzun uzun sabah uykuları bizde çok olmaz.
Çünkü sabah erken uyanıp herkes denize ve havuza girer.
Havuz akşamdan doldurulmaya başlar ve sabaha hazır olur. Sabah buz gibi havuza kimse girmeden girmek cok keyiflidir. Sabah erken saatte deniz çok güzel oluyor. Babam her sabah spor için kalkıyoröyle olunca o koşarken biz yüzüyoruz.

Sonra saat en geç 10:30 gibi kahvaltı falan bitmiş olur. Bizim evde öğlen uyukuları meşhurdur. Herkes öğlen bir saatte uyur. Ya kahvaltıdan sonra gazete okurken ,
ya asağıda güneşlenirken, ya kitap okurken. Ben de sabah yerine öğle uykusunu çok severim. sabah erken kalkınca vucut uyku istiyor tabi :)

Aile ile bol bol vakit geçirdim, amcamlarla gittik, onlar bize geldi. Kuzenlerim sınava girdiler onların tercihleri ile ilgil konuştuk. Mağlum bu dönem kafalar karışık.

Sonra Mersin'de gezdik. Forum diye cok guzel bir alışveriş merkezi var oradan biraz alışveriş biraz eğlence için takıldık. Bowling falan oynadık Göksu'da bizi izledi. O da tilt oynadı.

Mersin benim için özel bir şehir. İnşallah seneye Defne'mizde doğmuş olur Ada'cığımıda alıp hepbirlikte kalabalık bir tatil yaparız.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Büyük anneanne

Geçen cumartesi annem, ben ve Ada bağdat caddesine gittik. Yaz aylarında Adana çok sıcak olduğu için anneannem yazların bir kısmını Feneryolundaki evde, bir kısmınıda büyük ada'daki evde geçiriyor.
Annem Adana'ya dönmeden annesini görmek istedi ve biz anneanneme gittik. Ada'ya hem gelinlik bakacağız hem de büyük anneanne'yi göreceğiz deyince o tabi hemen gelinlik bakma olayına girmek istedi :) ziyaret kısmını çok istemedi. Bizde çok kalmamak için söz verdik ama gidip hemen kalkmanın olmayacağını büyük anneanne'nin yaşlı olduğunu ve bizi görünce çok sevineceğini falan anlattık. Neyse sonrasında gelinlik bakacağımızı düşünüp bir süreliğine ikna oldu.
Anneannemlerin evine gelince annem Ada'ya "Bak kızım büyük anneanne terasta oturuyor" dedi. Ada'da terasta oturan anneannemi göremedi ve bir altta katta oturan yaşlı karı - koca çifti anneannem sandı ve bombayı patlattı " Bir erkekle balkonda başbaşa oturduğuna göre hiçte yaşlı değilmiş" dedi ve biz annemle apartmanın önünde gülmekten bayıldık.

Yani yaşlı olmadığı için ziyaret etmeyede gerek yoktu. Bazen gerçekten kafalarının nasıl çalıştığın şaşıp kalıyorsunuz.




LinkWithin

Related Posts with Thumbnails