29 Aralık 2011 Perşembe

WakaWaka dansı

bunu uzun zamandır koymak istiyordum. Defne yazın Waka Waka şarkısına takmıştı. Benim telefonumda çalınca deli oluyordu. Artık onsuz yemek yemez oldu. Bitince bir daha diye ağlıyordu. bir de kendi kendine açma yolunu öğrenince çok keyiflendi.

İşte bir sabah dede ve anneanne ile Waka Waka dansı :)


VID 00023-20110816-1131 ile prmt

alkışşş



Alkış yapmayı öğrendiğinden beri çok eğleniyor :) tabi biz de. Kameraya çekmeye çalışıyorum hadi oğlum alkışla diye olmuyor duruyor yapmıyor. Sonra kendi kendine yapıyor. İşte o anlardan biri :)


Alkış ile prmt

20 Aralık 2011 Salı

yeni öğrendiklerimiz

Her gün yeni şeyler öğreniyor Toprak. Bizde bu ufacık hamleler için sanki piyango çıkmış gibi deliriyoruz :)

Artık kendi kendine yaklaşık 1-2 dk oturuyor sonra yorulup devriliyor. Yeni öğrendiği şey alkışlamak ve dil çıkarmak. Dil çıkarmasından ziyade tükürüyor bir de sıpa. Ağzında yoğurt ya da çorba varken hiç hoş olmuyor bunlar :)



Hadi Toprak alkışla diyorsun önce bakıyor sonra yapmıyor sonra bir bakıyoruz kendi kendine yapmış. Bir de bize bakıyor yaptıktan sonra takdir bekliyor.

Keyfi yerinde çok şükür tabi onun keyfi yerinde olunca benim de oluyor.

Şimdilik bu kadar.

8 Aralık 2011 Perşembe

MİM

Sizi mimledim. uğurböceğine ve handana gönderiyorum. Hadi kızlar anlatın bakalım kendiniz hakkındaki 7 gerçeği.

7 bilinmeyen MİM



Sibel'ciğim beni mimlemiş. Kendin hakkında 7 gerçeği açıkla demiş.Hadi bakalım yazmaya başlıyoruz. Ama kendimle ilgili asıl gerçek kucağımda :)



1- Yeni aldığım bir şeyi hemen kullanmalıyım. Kullanmayım, sonra lazım olur vs hiç diyemem. Çorap alsam ertesi gün ona kıyafet uydurur giyerim. Oje, toka bunun gibi ufak şeylerde fark etmez. Giymezsem, kullanmazsam çatlarımmm :)


2- Kafamda iyidir ya da kötüdür diye kalıplar vardır. Bu özelliğimi hiç sevmem ama bunu yıkmak için çok çaba harcıyorum. Ama yine de bazı durumlar için ikna olmak isterim. Kendimde uğraşırım ama birinin beni rahatlatmasını isterim.


3- Nalbur işlerine bayılırım. Ya bir oto yıkamacım ya da bir nalbur dükkanım olsun isterdim. Aslında hala olsun isterim. Şöyle çok şık tüm o jontaların, vidaların, çivilerin ayrı ayrı beyaz küçük bir sürü çekmecesi olan dolaplar içinde düzenli düzenli durduğu bir yer isterim. (Biraz düzen takıntısı var. Her şey derli toplu olsun isterim etrafta kalabalık olmasın.)İKEA'dan falan bir şey aldık mı dayanamam hemen montaj için başına geçerim. Galiba montaj gibi parça birleştirme işlerini çok seviyorum.


4- Zorunlu akrabalık ilişkilerini çok sevmem. Birileri üzülmeyecek diye hiç istemediğim insanların çevremde olması zorunluluğunu hiç anlamıyorum. Zaten sevdiğim benim de vakit geçirmekten mutlu olduğum insanlarla görüşürüz bu zorlama niye. Aile, türk toplumu vs vs ama bana maalesef bu çok yapay geliyor bana. Yapay ilişkilerden de hoşlanmıyorum.


5- Dolambaçlı ayak oyunlarını hiç sevmem. Aklımdakileri söylerim, söyleyemezsem kafamda kurdukça kurarım, büyüttükçe, büyütürüm. O ufacık olay hatta olay bile olmayan düşünce beni yer bitirir. Politik olup bir yere gelmişliğim maalesef yok. Belki de yapmak lazım :)


6- Planlı yaşamak isterim. Önceden ciddi takıntı halindeydi. Plan dışı olan şeylere çok kızardım. Benim aklımdaki şey bozuldu diye delirirdim ama şimdi daha ılımlıyım her an her şey olabilir kadar geniş olmasam da biraz esneme payım var.


7- Bir yere gitmeden önce oranın her şeyini araştırırım. Ne, nerede, nasıl gidilir, ne yenir, ne yapmak lazım, hastane nerede vs. gibi tüm detayları öğrenirim. Bir de feci bir hafızam vardır. Bu sayede bunları unutmam kimsenin aklında tutmadığı bir isim, bir yer, hatta o yerin sahibinin adı gibi gereksiz detayları eğer duymuşsam görmüşsen unutmam. Seneler sonra bile hatırlarım.


Aklıma gelenler bunlar oldu mu Sibelim :) Kime mimleyeceğim bilemedim ama bulunca mimleyeceğim söz.


Yeniler, yenilenler, yineleyecekler :)

Hayatımda birden çok şey değişti. En önemlisi taşınmak oldu yıllarca Cihangirde oturdum çok alışmıştım elimin altında olmasına her şeyin ama Toprak için taşındık.

Şu an Çekmeköydeyim. Tabi Çekmeköye gidince mecburen araba lazım oldu ve bu vesile ile bir araba sahibi olduk.




Kısa zamanda çok şey değişti. Yeni ev, yeni araba, yeniden işe dönmek, yeni çocuklu ve çalışan anne düzeni, babaannenin bakmasıyla başlayan yeni durum. Amma çok yeni var.



Şu an hepsi yolunda Toprak babaannesine, babaannesi ona alıştı. Ben işe gelmeye alıştım ama oğlumu bu kadar az görmeye henüz tam alışamadım. İlk zamanlar sürekli aklım evdeydi ama evde her şeyin yolunda gittiğini görünce için daha rahatladı. Güzelce yemeğini yiyor, oynuyor, seviliyor mutlu yani.



Diğer yenilere de zamanla alışıyoruz. İnsanoğlu her şeye alışır diye boşuna dememişler. Bir bakacağız ki eski durumu hatırlamıyoruz.



Şimdilik haberler bu kadar. Unutmadan 2 şey daha yazacağım.


1. Dün maçtan yağmurdan vs dolayı eve gitmek eziyet oldu. Bari o eziyete deyseydi de FB yenseydi ama olmadı. GS tebrik ediyoruz. Ben izleyemedim ama söylenen güzel oynamışlar. Ama bizim için fark etme çünkü Fenerbahçeliyizzzzzzzzzz. (yenilenler kısmı)





2. 5.Aralık.2011 2. evlilik yıldönümümüzdü onun için bu küçük çikolatalardan yaptırdım çok sevimli oldular. Böyle şeylerin hatırasını seviyorum. (yineleyecek kısmı)


Canım tekrar nice mutlu senlere olsun Seni Seviyorum...

28 Kasım 2011 Pazartesi

İşe başladım...



Bugün 7 ay sonra işe döndüm. Toprak evde babaannesi ile birlikte kaldı.

İlk kez bu kadar ayrı kalıyoruz alışmak biraz zor ama işi de özlemişim.


Sabah toplantıya girdim sanki daha önce hiç toplantı yapmamış gibiyim. Birazdan bana birileri gelip bak bu iş böyle yapılır diyecekler. Aslında 7 senedir bu ajanstayım çoğu kişi ailem gibi.


Bugün duygular karışık ama sabahtan daha iyi, yarından daha kötü. Buna da alışacağız.


Şimdilik bu kadar artık fırsat buldukça yazarım.

24 Ekim 2011 Pazartesi

ne oluyor ya...

Önce şehitler, sonra deprem, arada durmadan gelen kaza haberleri. Ne olur ya allahım sen koru. Deprem bölgesinde olan herkese çok geçmiş olsun. İmkanı olan herkes yardim etsin lütfen sadece kızılay'a bir mesaj bile çok şey ifade eder.

İstanbulda bir çok belediye seferber Ptt gönderimleri ücretsiz gönderiyor. Ayrıca yurtiçi kargoda ücretsiz gönderim yapıyormuş. Bebek bezleri, mamalar, kadın pedleri, hiyenik mendiller, pürel aklınıza ne gelirse hadi herkes yardim başına

22 Ekim 2011 Cumartesi

Doğum günüm "Yaş 29"

Dün doğum günümü ilk kez anne olarak kutladım. Artık uzun süre kalacağım yaşı buldum 29. Güzel bir yaş. bundan sonra ben burada tutuklu kalırım.

Ufak çaplı bir kutlama oldu. Bir pasta, bir iki arkadaş ve hayatında ilk kez mum pasta ve maytap üçlüsünü gören minik uğur böceğim Toprak :)

Çok şaşırdı, ben kokar sandım ama dünyanın sekizinci harikasına bakar gibi, bir bana baktı bir pastaya ve mumlara. Toprak öyle ani şeylerden çok korkuyor. Biri hapşırınca ya da aniden öksürünce, yüksek sesle sevilmeye çalışılınca ya da gülününce. Ama bundan korkmadı çok yüksek sesle bağırmadık onu ürkütmeden sakin sakin üfledik mumları.Canım kocam yine çok güzel bir hediye almış. Ben I phone değil Blackberry sevenlerdenim. En son çıkan BB çok beğenmiştim o da sağ olsun gidip almış. Merak edenler varsa tavsiye edilir çok güzel bir telefon.




Hatırlayıp arayan herkese çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız :)

minik ayıcık


Kış geldi bizim evde küçük bir ayıcık :)

20 Ekim 2011 Perşembe

yaşamayı geçtim düşüncesı bıle

o kadar cok ananın yuregı yandı kı ne desek bu yangın sonmez. Gıden gerı gelmez bundan sonra olmayacak hıcbır ana aglamayacak denılse bıle o analar hıc susmaz. Dunden berı yasamayı gectım sadece bu ıhtımalı dusunmek bıle benı mahvettı, dengem altust oldu. Bu ulkede cogu zor olan sey gıbı erkek anası olmakta zor. Herkesın basısagolsun allah analarına sabır versın mekanları cennet olsun.

17 Ekim 2011 Pazartesi

aile fotoğrafı




Hep kendi kendimizi çekmek zorunda kalıyoruz. Ya ben Alper ve Toprak'ı çekiyordum ya Alper bizi.



Haftasonu canım amcam geldi. Misafir oldu bizde.

Kuzenlerim onların arkadaşları ev şenlikti. Bu sayede bizi ailecek düzgün çeken birisi oldu. İşte benim yakışıklım :)

13 Ekim 2011 Perşembe

ek gıda zamanı




5 ay bitti bile artık Toprak çok büyüdü :) Geçen doktor kontrolünde artık tatları öğrenmesi için yavaş yavaş ek gıdaya alıştırmaya geçtik. Toprak hiç mama yemedi 5 ay boyunca sadece anne sütü aldı. O yüzden geçiş biraz zor oluyor




sabah 1 ölçek tahıllı mama yiyor onuda anne sütü ile yapıyorum. Öğleden sonra biraz meyve suyu ikindi biraz yoğurt. Ama çok super gidiyor diyemem. kaşıkla yutmayı bilmiyor o yüzden zorlanıyor. Emmeye çalışıyor. Güldürüp ağzına sokuyorum o zaman güzel yutuyor. Onun dışında şimdilik biraz zorla. Ama memeyi gördü mü sevinç çığlıkları atıyor.



İlk denemeler çok kötüydü biraz biraz iyiye gidiyoruz. Onun dışında ev işinde bir gelişme yok taşınmamız lazım ama güzel bir bulamadık havalarda soğudu çocukla nasıl olacak onu kurup duruyorum.



Evde olunca kurmak daha kolay oluyor:( İş stresini hiç sormayın başlamam yaklaştıkça stresi artıyor. Nasıl döneceğim nasıl başlayacağım. bu çocuk ne olacak. Akşam ben görmeden yatarsa, sabah giderken çok ağlarsa vs vs. eminim bu soruları kendine soran ne ilk ne de son kişiyim ama elimde değil sorup duruyorum.

23 Eylül 2011 Cuma

Doğum ve hikayesi

Aslında bunu yazmamın tek sebebi ileride unutup üzülmemek. Küçük kuzum büyüyüp "nasıl oldu ben nasıl doğdum" diye sorarsa belki bu yazıyı okur. Artık doğum için geri sayım başlamıştı . Oldu olacak, doğdu doğacak diye bekliyorduk. Çarşamba günü kontrole gittik ve doktorumuz biraz kasılma var ama önemli değil dedi.



Doktorum Melih bey Perşembe akşamı semineri gidecek ve pazar günü dönecekti. Bende şaka olsun diye dedim ki; "şimdi sen yoksun ya ben kesin doğum yaparım" dedim o da "aman gözünü seveyim tut" dedi :) gülüştük. Aslında hep içimden bir ses 05.05.2011'de doğum yapacağım diye geçiyordu tarih güzeldi. Ama 06.05.2011'de oldu.





Perşembe normal geçti. Hıdırellez olacağı için perşembe akşam dilekler vs yaptık. Cuma sabah kalktığımda garip bir ağrım vardı. Çişimi tutamıyordum. Sabah kimse uyanmamıştı 07:00 gibi ben 5 kere falan tuvalete yetişmekte zorlanmıştım ve sürekli üstümü değişmek zorunda kalıyordum. Nerden bilebilirdim bunun su olduğunu. Suyum geliyormuş haberim yok.




Ben su gelmesini böyle azar azar değil foş diye gelecek diye belkiyordum ama öyle olmadı.


Alper uyuyordu işe gitmek için henüz kalkmamıştı bende ne olduğunu tam bilmediğim için kimseyi panikletmedim. Sancıyı unutup uyumaya çalıştım. Alper gitti bende evde turlamaya başladım.


09:00'a kadar evde sancı, gezinme,tuvalet vs olarak geçti. Annem uyandı ve anneme sancım var ama galiba gaz sancısı dedim. Biraz bekledik. Kalvaltı ederken 2 büklüm oluyordum artık ve doktoru aradım. Doktor seminerdeydi ve bana hemen başka bir doktor ismi verdi ve acil hastaneye git dedi.



Ben çok sakindim. Annem biraz heycanlandı. Hazır olan eşyaları kapı önüne getirdi.



Alper'i aradım.


-Aşkım benim sancım başladı.


-Ne sancısı?


-Sence hayatım ne sancısı olabilir 9 aylık hamile olan birinin ne sancısı olabilir.


-Tamam ben eve geliyorum.




Arkadaşları anlatıyor Alper şoka girmiş. Ne yapacağını bilememiş. Eve geldiğinde nefes nefes kalmıştı. Evden çıkarken benim sancılarım 5 dk bir geliyordum. Hastaneye varınca 2 dk bir olmuştu. Takside sallandıkça ben çok fena oluyordum. Önce acil doktoru muyanne etti ve doğum başlamış dedi. Sonra Melih bey'in soylediği doktorun gelmesini bekledik.



Alihan bey o da çok ilgilendi. Aslında tüm hastane çok ilgilendi. Sağolsun Melih bey herkesi organize etmiş. Bana ekstra bir özen gösterdiler. Beni odaya aldılar hazırlamaya başladılar. Normal doğum yapacaktım ama epidural takılması lazımdı sancı çekerken onun takılması pek kolay olmadı.

Zaten hastaneye yattıktan sonra yaklaşık 2,3 saat sancı çektim. Rahimin belirli bir açıklığa gelmesini beklediler epidurali takmak için. Bu arada ben yorulmuştum. Annem hep yanımdaydı elimi tuttu. Alper dört dönüyordu. Heycandan bir odaya giriyordu bir dışarı çıkıyordu.


Sonra epidurali (sancı çektiğim için) 2 doktor 3 hemşire eşliğinde taktılar. Anestezi uzmanı odaya gelip bana sancın için 10 üzerinden puan ver dedi bende 15 dedim. O da tamam anladım dedi :)

Epiduralden sonra doğuma kadar çok rahattım sonra. Rahim istedikleri kadar açıldı ve beni doğumhaneye aldılar. Bu arada ablam fotoğrafları çekecekti o yüzden o da hasteneye ulaşmaya çalışıyordu. Alper doğuma alıyorlar demiş, ablamda az kaldı geliyorum beklesin lütfen demiş. Herkes anlaşılacağı gibi çok heyecanlı :) Nasıl bekleyeceksem artık.



İçeride herkes beni motive ediyordu. Hadi az kaldı bırakma sesleri hatırlıyorum. Sonra bir ara o kadar yoruldum ki sesler uzaktan gelmeye başladı. Alper bir köşede tüm olup biteni izliyormuş. O da şok olmuş. Doktor hadi baba gel göbeği kes deyince kendine gelmiş :) Göbeğini Fenerbahçe diye kesti.





Tarifi olmayan bir duygu. Kucağıma geldiğinde o sıcacık bedeni bana deydiğinde allahın sevgili kulu olduğum için şükrettim. Doğumhaneye girdiğimde saat 14:20 Toprak'ı kucağıma aldığımda saat 14:50.




Ona bakıp hergün şükrediyorum. Hayatım yeniden anlam kazandı. Önceden öyle düşünüyorum şimdi böyle dediğim bir sürü şey oldu. Hayata bakışım, beklediklerim, istediklerim, önceliklerim, duruşum, davranışım, ruh halim vs vs hepsi çok değişti. Allah her isteyene nasip etsin



5 ay geçti hala bakıp bakıp inanamadığım zamanlar oluyor. Canım arkadaşım Deniz "zaman su gibi geçecek sanki hiç işe dönmeyecekmişsin gibi gelecek ama döneceğin zaman çok hızlı olacak" demişti. Aynen öyle oldu. Eskiden her cuma sevinirdim şimdi üzülüyorum bir hafta daha bitti diye. Bu haftada bitti herkese iyi cumalar ve haftasonları...

5 Eylül 2011 Pazartesi

işte döndük...

Uzun bir aradan sonra herkese selam :) Tatil bitti eve döndük. Mersin bize çok iyi geldi. Deniz, havuz, güneş, kum, bahçe, balkondan bakınca yeşillik ve deniz görmek bile yetti. Çok alışmıştım ki eve döndük. İlk geldiğimde çok zorlandım ama şimdi alıştım.





Aslında yazacak çok şey var. Çok hareketli, yorucu ve belki bir daha herkesin bu kadar biraraya gelmesi çok mümkün olmayan çok eğlenceli bir tatil oldu. Ada, Cem, Defne, Toprak. Artık bu kadar kalabalığı çocuğu curcunayı siz düşünün.



Toprak büyüdü artık 4.5 aylık oldu. Bu tatili ben anlatmakla bitiremem o yüzden fotoğraflar anlatsın.

Defne kuzusu Toprak'ın başından ayrılmadı ve kendi bebeği sandı uzun bir süre :) Hergün sabah koşa koşa odamıza gelip Toprak uyusun ya da uyanık olsun fark etmeden "Ayyyy Popak uyanmış" diye çığlıklar atıyordu. Bir de ben Toprak'ı oğluşum, Paşam diye seviyorum. Defne'de benden öyle görünce o da aynı şekilde seviyordu.





İşte fotoğraflar... İlk fırsatta yeni fotoğraflar ve doğum macerasını yazacağım. Evde olunca yazmak zor oluyor.




Bayram gezmesi
Anneanneme bayram ziyareti





Ailecek bayram sabahı


Defne ile süs havuzu keyfi



En az anakucağı kadar rahat "Baba kucağı"





Bizim için olmazsa olmaz bir manzara. Mangalsız tatil mümkün değil :)








Defne kuzusu Toprak'ı öperken.


Bir de öptükten sonra en şirin yüz ifadesi ile "ayy minicik"diyordu



Benim yakışıklı oğlum :)



Canım kuzenim Ece ve Toprak



Biraz gidip amcamlarda kaldık Toprak'la evin neşesi oldu :)


Yengemle her sabah oyunlar



Defne ve kahvaltıda Nutella





Amcam, yengem ve torunları Toprak :)




Yine öpücük. Sarhoş gibi dakika başı "ben popakı öpecem." diyordu.


Getirin öpecem :)



Torunları gezdiriyor Anneanne ve Dedeleri. Cem, Defne ve Toprak







Annem ve torunları




Cem ve Defne balkonda kavga halinde



Göksu teyzesi Toprak'ı seviyor ama Defne hiç memnun değil :)






Karaböcük Cem






Ada ve Defne parkta





Çakıl gibi oldu bu saç ve elbiseyle








Fındık kurtlarım Ada ve Toprak








Anneanne paylaşılamıyor malesef...


Kimi kucağına alsa diğeri atlıyor beni al diye

Bisiklet için baya kavgalar oldu bu fotoğraftan sonra kıyamet kopmuştu. Defne bisikletini kimseye vermedi. Her şey Defne'nin. Cem neye elini atsa Defne hemen "O Difneninnnnnn" diye bağrıyordu :)









Dede içinde aynı şey geçerli hiç rahat yok ve paylaşılamıyor.





Cem ve Defne'nin deniz sefası


22 Ağustos 2011 Pazartesi

hala taildeyiz

Uzun zamandır tatildeyiz ve yazmıyorum. Bir sürü fotoğraf çektim bayram sonrası eve dönünce fırsat buldukça yazacağım. Toprak ve iyiyiz. Şimdilik en büyük sıkınt 2 aydır babamızı görmüyoruz onu çok özledik. Haftaya o da gelince güzel bir bayram geçirip evli evine köylü köyüne dönecek. Şimdiden herkese iyi bayramlar demek istedim.


4 Temmuz 2011 Pazartesi

Düğün dernek

Cuma günü kuzenimin düğünü vardı. Toprak'ta ilk düğününe gitti. Çok ufak olduğu için kimse kucağına almadı arabasının içinden sevdiler. Anneannem çok mutlu oldu görünce. Herkes babaya benzetti.

Feci bir yağmurla birlikte dışarıda başlayan düğün, yağmur altında kıyılan nikahın ardından içeriye taşındı. Ben çok bir şey anlamadım düğünden. Süt sağmıştım ama doymadı onunla bıdık. Mecbur gidip emzirdim, sesten tam uyuyamadı vs vs. ama olacak o kadar dedik. Böylece bunu da tecrübe ettik. Cuımartesi tatile gidiyoruz eylülde döneceğiz arada bilgisayar ve internet bulursam resim koymaya çalışacağım ama olmazsa eylülde görüşmek üzere...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails