29 Ocak 2010 Cuma

Filler ve ben...

Hep söylüyordum evim olsun mutlaka fil objeleri biriktirmeye başlayacağım diye ve başladım. Paşabahçe sanki beni duymuş. Çok güzel fil objeleri sıralamıştı. Bende ufaktan başlayıp mumluk aldım. Ama çok daha güzelleri vardı. Suan biraz pahalılar umarım indirime girer ve bende onları alırım.
Tanıştırayım evimin ilk fili ilk göz ağrım olacaksın minik fil :)

İndirime girmesini beklediğim diğer fil. senide en kısa zamanda aramızda görek isteriz :)

Hastaydım ve evdeydim

Geçen hafta cumadan beri hastayım. Kızlara her yerim ağrıyor diyordum ve hafatasonu karda yağınca evde yatmak iyi gelmişti. Pazartesi geçer diye düşündüm ama olmadı. Sadece ben değil kocacığımda hastaydı.
Ailecek, ailemizin doktoru ayrıca mahalleden komşumuz Alman Hastanesinden Jan Klude Kayuka'ya gittik. İsminin böyle olduğuna bakmayın kendisi halis mulis türk hatta benim toprağım bile sayılır Hataylı :) Çok şeker bir adam. Derdimizi anlattık karı koca bize antibiyotik verdi ve 2 günde rapor yazdı. Salıya kadar evde bir koltukta ben bir koltukta Alper yatttık. Şuan hala çok iyi nefes alamıyorum ve gece yatmakta zorlanıyorum.
Ama 4 gün evde kalınca bilgisayar, tv ve filmler imdadımıza yetişti. Ben yatmaktan aşırı sıkılan birisiyim. Alper hep anneme "siz benim karımın göbeğini sokağa falan mı attınız?" der.
Ben gezme olsunda ne olursa olsun halinde biriyimdir. Benim gerçekten hasta olup olmadığımı "hadi gel dışarı çıkalım" cümlesiyle ölçmüştür canım kocağım :) Eğer yüz vermiyorsam ki bu 4 gün hiç yüz vermedim o zaman gerçekten hastayımdır. Gerçekten hasta oluncada yataktan ve kanepeden çıkmadım film izleyip uyudum.



FlashFoward'ın 1.sezonu bitti. Marta kadar yeni sezonu nasıl bekleyeceğim bilmiyorum. Gerçekten çok güzel bir dizi. Umarım bu kalitede devam eder.




Ayrıca eğlencelik filmler izledim. Uzun zamandır Meg Ryan izlemiyordum onun bir filmini izledim. "Kadınlar hakkında her şey". 4 iyi arkadaş ve onların arasında geçen olayalar. Meg Ryan ve Eve Mendes'in bir sahnesi var çok komikti. İzlemeniz tavsiye edilir. Sabun köpüğü bir film ama eğlencelik işte :)



"Push" diye bir film izledim. Çok enterasan güçleri olan insanların dünya'nın her yerinde olduklarını ve bu güçleri bölüm dedikleri yerin istekleri doğrultusunda kullandıkları bir film izledim. Bazıları bu bölümden ayrılmaya karar veriyor ve film başlıyor.
Avatarda (çizgi film olanı) nasıl su bükücüler, ateş bükücüler falan varsa bu filimde de koklayıcılar, izleyiciler falan var. Bence güzel bir filmdi sonu biraz hayal kırıklığı ama olsun. İzlenilmesi tavsiye edilir.

Hasta olmak ve evde yatmak bunlara sebep oldu...

21 Ocak 2010 Perşembe

18 Ocak 2010 Pazartesi

İşte masaüstüm...

İşte benim masaüstüm. Minik meleklerim. Evdeki bilgisayarımda Alper'le gittiğimiz bir seyehatin kolajı var ben onu çok seviyorum fırsat bulursam Sibel'ciğim yaptığı gibi birşey yapacağım ama şimdilik budur:)

Spam sanmayın :)

Bugun ajanstaki mail adresim "İrem Hoşceylan" yerine "Özdemir" olarak değiştirildi. Birçok kişi spam mail zannedip siliyormuş mailimi. Daha ben bile alışamamışken insanlar nasıl alıssındeğil mi?. Kulağıma çok garip geliyor. Bakalım buna alışmam ne kadar sürecek :) Arkadaşlar silmeyin okuyun benim yahu :) değişen birşey yok.

11 Ocak 2010 Pazartesi

Bağrıyanık :)

Ada'cığımla cumartesi günü G-Mall'daki MAC'e gittik. Merak edenler için söylüyorum şahane bir yer. Herşey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Havuz biraz küçük ama güzeldi. Ablam içerde yürüdü biz de yüzdük. Çok kalabalık olmaması bizim için avantaj oldu. istediğimiz gibi oynadık. Öyle efendi efendi sakin sakin yüzmedik tabi. Ada ile öyle şeyler çok mümkün değil atladı, daldı, yarıştık. Sonra o yorulunca ben sakin sakin yüzdüm. Ben yüzerken o mu ne yaptı benim kaç saniyede yüzdüğümü tuttu.

Cumartesi günü spor sefasından sonra Ada benimle eve geldi. Alper'le evlendikten sonra ilk kez bizimle yeni evimizde kaldı.

Bizim yeni yatak odasına gidip " Alper'in yeni yatak odası burası mı? " diye sordu bende "sadece alper'in değil bizim orası" dedim. "Bügün de mi burada yataksın?" diye sordu "evet" dedim. Kafasında oturtamadı daha galiba:))

Yemek yaptık, sonra televizyon izledik. Televizyonda kelime oyunu diye bir program var biz onu seviyoruz ve takip ediyoruz. Bir soru geldi ve cevabı bağrıyanıktı. Bizimki televizyonda bu cevabı görünce beni gülme krizine sokan şeyi söyledi. "İrem ben karnıbahar ile karnıyarığı biliyorum bağrıyanık ne ki" dedi ve ben uzun süre gülmekten cevap veremedim. Sonra çok üzülmüş, içi yanmış insan falan dedim en azından onun hayal ettiği gibi bir yemek olmadığını anlattım :)

Akşam Adana'dan Selin teyzesi geldi. O gelecek diye uyumak istemedi. Ama bu arada da uyuku gözünden akıyor. Bende biraz eğlence olsun hem de uyuya kalmasın diye gel kek yapalım dedim. Keki birlikte yaptık teyzesi geldi ona yedirdi ve yediğini gördükten hemen sonra uyuya kaldı :)
Çok güzel ve yorucu bir cumartesi geçirdik.

8 Ocak 2010 Cuma

Dizi özetleri

Dün biri mail olarak göndermiş, ben çok güldüm bu dizi özetlerine :)

  • Çocuklarım olmadan asla diyorsan ALİYE'Yİ
  • Çocuklarım için seve seve veririm diyorsan BİNBİR GECE'Yİ
  • Çocuklarım küçük yaşta versin diyorsan KÜÇÜK KADINLARI
  • Çocuklarım çiftlikte versin diyorsan HANIMIN ÇİFTLİĞİ'Nİ
  • Çocuklarımın hepsi tek bir kişiye versin diyorsan YAPRAK DÖKÜMÜ'NÜ
  • Sülalenin hepsi birbirine versin diyorsan AŞKI MEMNU'YU izle :-))))> >

El öpme adetleri...

Evlendikten sonra mağlum el öpmeye gidilir. Alper'in de benim de hiç haberimiz olmayan bir adeti arkaşlarımız söyledi . Efendim adet şöyleymiş gelinle damat erkek tarafına el öpmeye gidince erkek tarafı geline altın verirmiş . Alper bizde yok böyle bir adet dedi. Bizde de olmadığı için çok üzerinde durmadık. Geçen hafta Alper'lere oturmaya gittik ve bir baktım bana altın verdiler :) Alper'de bana "aaa bizde de varmış bu adet" dedi. Beklenmedik bir altınım oldu.

Bir adetide dün annemden öğrendim. "Ben daha kimseyi yemeğe almadım" dedim annemde "önce sizi çağırırlar" dedi. Hani bizim bildiğimiz yeni evliler insanları evine çağırır. O öyle değilmiş. Yeni evlenen çiftleri çağırırlarmış ki yeni gelin yemek yapmayı bilmiyorsa falan evde aç kalmasınlar diye hergün birine gidilirmiş. Her gidilen evden de 2-3 kap yemekle evlerine dönerlermiş. Bunun bir amacıda yeni evli çok masraf yapmıştır onların erzağından gitmesin diye yapılan bir adetmiş.

Annem bizi Adana'ya yemeğe çağırdı :) Aslında hemen çağırmak istemiş ama gelmeyiz İstanbul'dan diye teklif edememiş. Yazın nasılsa tatile gidince o zaman yemek verecekmiş. Bir vesile oldu ve şubat sonu kısmet olursa annemlere Adana'ya yemeğe gideceğiz. Baba evinde gelin olarak ilk ağırlanışımı gidip geldikten sonra yazarım.

Bazı adetlerimiz şu zamanın şartlarında çok gereksiz olduğunu düşündüğüm gibi bazılarını hala çok seviyorum.

2010 inşallah herkes için sağlıklı, bolluk ve bereket içinde geçer.

6 Ocak 2010 Çarşamba

BabyLala



Çok şeker 2 kadın nişantaşında kendileri gibi şeker bir yer açtı. Burcu Babylala'nın sahibi ama Sevil oranın herşeyi :) Uzun yıllardır birlikte çalıştıkları için ne iş yapsalar birlikte yapıyorlar. Birbirlerine olan güvenleri dayanışmaları paylaşımları beni gerçekten çok etkiliyor.

Bu zamanda iş hayatında herkes herkesin ayağını kaydırıp arkasından iş çevirmeye bu kadar hazırken onların birbirlerini koruyup kollaması takdir edilesi bir durum.




BabyLala gerçekten çok orjinal kıyafetlerin olduğu bir bebek - çocuk mağazası. Amerikan hastanesinin hemen karşı ara sokağında. Türkiyede üretilen ama ihraç edilen ürünler satılıyor. Yani hepsi yurtdışında satılan orjinallikte. Vitrinleri çok çok güzel, iç dekorasyonuda. Benim tavsiyem yolunuz buraya düşerse mutlaka uğrayın hatta bu iki sevimli kadınla tanışmak için yolunuzu buraya düşürün.

Sezai Selek Sok. No:15/C Selek Apt. Nişantaşı - İstanbul

5 Ocak 2010 Salı

Öncesini yazmak gerekir...


Evlilikten önce tüm adetler yerine getirmeye çalıştım. Önce bir kına gecesi yapıldı aile arasında. Ben tüm İstanbulu kırmızı şık bir elbise bulmak için dolandım ve bulamadım :( en son Zara imdadımıza yetişti ve şarap rengi bir elbise bulabildim.




Kına resimleri elimde malesef yok henüz toparlayamadım ama canım arkadaşlarım bana hazırladıklarıbekarlığa veda partisinin tüm ayrıntıları var:)



Kına için anlatacak çok şeyim yok aslında kına tepsininde kına geldi, kına yakmak istediler ama elimi açmadım. Adettendir kayınvalide gelinin eline altın koyar gelin elini öyle açar. Ben de öyle yaptım. Kınayı kız kardeşim yaktı ve beni ağlatmak için herşeyi yaptılar. Geleneksel eğlenceli bir geceydi.



Bekarlığa vedayı anlatmadan önce tüm emeği geçen arkadaşlarıma teşekkur ederim. İnsan o dönemde garip bir ruhhalinde oluyor sizin için birşeyyapılması çok hoşunuza gidiyor ve benim için güzel bir orginazsyon yapılmıştı. Nevcihan, Sibel ve Beste başta olmak üzere kimin emeği varsa herkesin eline sağlık.






Efendim bekarlığa vedam Arnavutköy'deki Kuzgun'da oldu. Ben davetli gibi gittim gider gitmez kızlar başıma bir duvak bacağıma bir bacak bandı geçirdiler:) Denizin soyun oyle tak ısrarlarına çok direndiğimi söylemek istiyorum. Kadın çılgın :)) Tek sorun muzikti bizi Serdar çoşturuyor gerisi hikaye diye düşündüğüm için çok istedim Serdar çalsın ama olmadı kuzgunun konseptine aykırı türkçe çalmıyorlar. Neyse onun dışında ben yinede eğlendim.Fotograflardan belli mi bilmiyorum yorgun çıkmışım galiba :( yorgundum ama çok mutluydum. İçtik, güldük, fal çektik, dans ettik, sohbet ettik, anlattık anlattık... Kızlar herşeyi düşünmüş t-shirt'ten duvağıma, bacak bandından, yiyeceklere herşey süperdi.

Resimler galiba anlatacak :)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails