10 Şubat 2010 Çarşamba

denemekbedava.com

Geçen gün blogları gezerken böyle bir site olduğunu keşfettim. Aldığım ürün güzelse mutlaka tavsiye ederim. Bana önerilenleride kullanırım. Bu site bazı ürünler hakkında yorum yazıp değerlendirme yapabileceğiniz bir platform. 2-3 gün önce üye oldum bazı aldığım ve denediğim ürünler hakkında yorum yazdım. Bu sabah kargo ile bana 2 adet milka çikolata ve renk koruyucu ürünü deneyip yorum yazmam için gönderdiler. Sabah yapılan bu supriz çok hoşuma gitti. Beni tanıyan arkadaşlarım bilir ben çikolatada bitter sevenlerdenim çikolatalarım bitter geldi :)


İsteyenler bu linkten inceleyeblir.

8 Şubat 2010 Pazartesi

Yeni kitaplarım...

Cuma akşamı Türkan Hoca'nın anısına yazılan Ayşe Kulin kitabımı bitirdim ve evde okuyacak birşey kalmdığını farkettim. Genelde alırken tek tek değil yedekli alırım kitaplarımı. Cumartesi akşamı kocamla beşiktaş'ta vapurdan indikten sonra eve gitmeden önce İstiklal Caddesine uğramaya karar verdik. Mephisto bizim kitapçımız. Biz nerdeyse tüm kitaplarımız oradan alırız. Neden bilmiyorum ama girdik mi çıkmak bilmiyoruz. Cumartesi akşamı da öyle oldu girdik ve çıkamadık. Alper kendine 2 tane kitap aldı. Biri dünya klasiği Suç ve Ceza ikincisi Makalat. Mevlana ve Şems ile ilgil bir araştırma kitabı.
Aşağıdakilerde benim aldıklarım.
Evet yeni kitaplarım söyle
Ece Temelkuran ve Muz Sesleri

Oxford, paris, beyrut üçgeninde bir aşk ve savaş romanı! Hep bir iç savaştır aşk! Bir neden arar kendine...

Beyrut’ta dokuz ay yaşayarak yazdı. Beyrut’u seçmesinin nedeni, kitabının arka kapağında yazdığı gibi aşkın aslında bir iç savaş olduğuna inanmasından.


Yaşanarak yazılmış şeyleri hep çok sevmişimdir.



Bütün Dünya Bir Türk Romanını Konuşuyormuş. Ne kadar gurur verici. Genç Türk Romancı Serdar Özkan'ın ilk romanı Kayıp Gül bugünen kadar
29 dile çevrildi, 40'tan fazla ülkede basıldı.


Kanada'dan Japonya'ya, Brezilya'dan Endonezya'ya, dünyanın dört bir yanında okurların büyük ilgi ve beğenisini kazanan Kayıp Gül, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yer aldı. Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Martı'sı, Hesse'nin Siddarta'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına denk tutulan Kayıp Gül, özgün bir 'kendini keşfetme' romanı.


Bu kitabı çok merak ediyordum aslında şimdi sağlık versiyonu çıkmış bu bitsin onu alacağım. Bakalım neleri yanlış biliyoruz.
Bildiğinizi düşündüğünüz her şey yanlış... Bu kitap, yaygın kanılarla ilgili yanlış bilgilerimizin ve yanlış anlamalarımızın kapsamlı bir listesini sunuyor. Cahillikler Kitabı, filozofların, bilimcilerin ve sokaktaki insanların tarihin büyük bölümünde cevabını aradıkları bir soruya ışık tutuyor.






Bir de Dejavu herkes bir anı daha önce yaşamış gibi olmuştur işte bununla ilgili ilglimi çeken bir roman. Benim aldığımın kapak tasarımı farklı galiba değiştirmişler.


Aşka ve hayata ikinci bir şans vermek üzerine büyüleyici ve etkileyici bir roman Geçmişe dönmek mümkün olsaydı, hayatınızda neyi değiştirmek isterdiniz? Annie ve Marc dokuz yaşlarındaki çocukları Charlie ile beraber işlerini bırakarak Avustralya’dan Fransa’ya taşınır. Fakat iki yıl sonra, evlilikleri kötüye gider. Her şey daha da kötüye giderken, anlaşılmaz bir şey olur… Annie ve Marc için, geçmişlerine rahatsız edici bir seyahat gizli, acı dolu sırları açığa çıkaracaktır. Oğullarını sonsuza dek kaybetmemek için daha önce paylaştıkları aşkı yeniden yaşamaları gerekecektir. Déjà Vu aşk üzerine inanılmaz hareketli ve etkileyici bir hikaye.

5 Şubat 2010 Cuma

MİM

Cevaplamaya başlayalım...

1-Sizi mimleyen kişiye link veriyorsunuz mutlaka ki akışı bozmayalım:

Deniz'ciğim beni mimlemiş.
Yaz Aşkı


2-Çocukluğunuzda anne ve babanızla (ya da aile büyükleriyle) yapmış olduğunuz ve sizi siz yapan şeylere katkısı olan bir olay, bir aktivite, bir eylem… Ve hangi yönünüze katkıda bulunduğu

Mutlaka haftada 1 kere nenemlere gidilip sülalecek yemek yenirdi. Amcam bütün çocukları toparlayıp oyunlar oynatırdı. Tüm kuzenler oyun oynardık. Bu davranış aile kavramına olan düşkünlüğümü arttırdı. Bir de babam belli bir yaşa gelince hepimize kendimizle ilgili ufak tefekte olsa kararlar almamızı sağladı. Mesela bir harçlık verirdi ve git sen bununla alışveriş yap neye ihtiyacın olduğunu biliyorsundur derdi. Tabi o çok önemli bir hareketti. Bize olan güvenini hissederdik. Bu davranış bize bir birey olduğumuzu ve kendi kararları doğru ya da yalnış kendimiz almamızı gerektiğini öğretti. Özgüvenimizi arttırdı. Sus sen ne anlarsın hiç olmadı. Hep fikirlerimiz annem ve babam için değerliydi.



3.Çocukken oynamayı en çok sevdiğiniz oyun ve oyun aparatı?

En çok tahta bir kılıçım vardı onu seviyordum. Sonra annem onu çiçeği kırılınca destek yapmıştı ama olsun. Bir de daha ileri yaşlarda ip atlamayı çok severdim. Yazık kardeşimide sürekli zorlardım.




4. Sokakta oynar mıydınız?

Ooooo hiç eve gelmezdim. Tüm mahalle beni bilirdi. Sabah evden çıkar, biri beni getirene kadar eve gelmezdim. Çokta hareketli olduğum için zapt edilmem güçmüş.Özellkle bizim mahalle dışında nenemlerin mahallesinde daha fazla oynardık. Orada araba vs daha azdı daha fazla koşturuyorduk. Yazlıkta bizim için bulunmaz bir nimetti. Havuz, deniz, bisiklet, kovalamaca. Tam sokak kızıydım yani.



5-Çocukluğunuz ve ilk gençliğinizle ilgili keşke farklı olsaydı dediğiniz bir durum/olay…

Keşke ilk gençlik yıllarımda boş boş şeylerle uğraşacağıma, kendimi ve becerilerimi tanıyabilseydim ya da tanımama yardımcı olacak birileri olsaydı. Belki farklı birşeyler yapıyor olurdum.

6-Çocukluk ve ilk gençlikle ilgili iyi ki böyle olmuş dediğiniz bir olay…

İyiki Mersin'de Üniversitede okuyup İstanbul'a gelmişim. Mersin olmasa kocamla tanışamazdım.


7-Varsa çocukluk dönemine dair bugünü etkileyen bir olay, anı…

Ben çok küçüktüm ama az çok hatırlıyorum dedemin ölümü annemi çok sarsmıştı. Annemin antrede ettiği feryat hiç hafızamdan silinmiyor. O ölmeseydi annem için hayat farklı olabilirdi tabi bizim içinde. Ufku vizyonu çok geniş birisiymiş.

Ben de bunu
celebi74 ve Minimalist paslıyorum.

Düşünüyorum...

Acaba olduğun yerde saymak ama ortamı ve arkadaşlarını sevip, huzurlu olmak mı iyi?

Yoksa olaya biraz daha profesyonel bakıp hayatın adına radikal bir değişiklik yapıp başka suprizlere kucak açmak mı?

Bugün buna kafam çok takık. Olumsuz ya da beni çok mutlu etmeyen bazı gelişmeler beni bunu ciddi ciddi düşünmeye itti. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum galiba zaman herşeyin ilacı. Düşünüyorum hem de ciddi ciddi...

4 Şubat 2010 Perşembe

"GÜZİN ABLA''

Bugün böyle bir mail geldi çok güldüm. Kadınlar ve erkekler olaylara bu kadar farklı bakabiliyor işte...

ERKEK MİLLETİNDEN ''GÜZİN ABLA'' YAPARSAN....

Sevgili Erkan Ağabey, bana yardımcı olursunuz diye size yazıyorum. Geçen gün işe giderken kocamı her zamanki gibi evde TV seyrederken bıraktım. Arabamla daha 500 metre gitmedim ki motoru stop etti. Hayli uğraşıp çalıştıramayınca kocamdan yardim almak icin eve geri döndüm. Eve girince gozlerime inanamadim.. Kocam komşunun kızı ile yatağımızda.

Ben 32, kocam 34 yaşsında komsunun kızı ise 22.. Biz 10 yıldır evliyiz. Yakalanınca resmen çöktü ve itiraf etmek zorunda kaldı. 6 aydır birliktelermiş. Ne yapmaliyim lütfen bana yardim eder misiniz?.Sevgilerimle Ayşe..

Sevgili Ayşe; hava soğuksa, hele bu tip kısa mesafelerde motor ısınmadan bastıysan arabalar genelde bunu yapar. Kaputu aç ,yakıt borularına şöyle bir bak, ezilme, çöküntü gibi bir şey var mı?. Manifolt bağlantılarını ve karbüratörü gözden geçir. Eger bunlar sorunu çözemezler ise sorun yakıt pompasında olabilir. Bujilere yeterli benzin gelmiyordur.
(Araban tüplü mü benzinli mi dizel mi yazmamışsın) Yoksa daha da yardımcı olabilirdim.
Erkan agabey'in.

El becerisi...

Aslında hep seramikle uğraşmak istemişimdir. Böyle çamur olsun ben ona şekiller vereyim.
Ada haftasonları seramik kursuna gidiyor bir gün bende onunla gidip hevesimi alacağım ya da belki tutkunu olacağım. Şuan bilemiyorum.

Her zaman elim, elişi şeylere yatkın olmuştur. Örgü örmek, tığ ile çiçekler yapmak, hamurdan şekil vermek ya da takı yapmak. 1-2 sene önce taktığım tüm takıları, şapkaları, atkıları kendim yapıyordum.


Ne olduysa uzun zamandır elimi sürmedim. Her haftasonu Eminönünden malzeme toplardım. Bujiteri hanındaki nerdeyse bütün toptancıları biliyorum. Yünlerimi bizim burada yün satan bir abla var ondan alıyorum. Sadece yün satmıyor şahene örgü orüyor. Her gittiğimde bana baska bir model öğretiyordu. Ama uzun süre ara verince ben bunu nasıl örmüştüm diyorum :(


Ama suan karar verdim yeniden başlayacağım. Akşam evdeki yünleri, boncukları çıkarıp ne var ne yok bir bakalım.

Daha önce yaptıklarım yapacaklarımın referansıdır :) fotolardan benim yapıp taktığım resimleri bulmaya çalıştım amma çok küpe yapmışım ya da suan o resimler var elimin altında :))))))

1 Şubat 2010 Pazartesi

Defne büyüdü...



Doğumundan sonra Adana'ya gidip gördüğümde Defne'ciğim hakkında yazmıştım. Kendileri benim düğünümede teşrif etmişti. Şimdi çok daha büyümüş miniğim. Anneye benzemeye başlamış ama babanın etkileri devam ediyor.

Şu sıralar yoğurt ve meyve suyuna geçmişler bizimki çok sevmiş bu ikisinide. Yoğurt yedireceklerini anlayınca sevinçten ellerini kollarını sallıyormuş. Meyve suyu bitince ağlıyormuş :)

İşte Defne hanım'ın son pozları.











İşte size haftasonu filmi

Pazar günü garip bir rehavet vardı üzerimde neden bilmiyorum 12'ye kadar yataktan çıkasım gelmedi. Bizde bilgisayarı yatağa alıp film seyrettik.
İşte bu pazarın filmi bence mutlaka izleyin çok güzel bir film. Kanunların boşluğu yüzünden canı yanan herkes kendi adelatini kendi aramalı mı? Yoksa öyle yaparsa burası dağ başımı mı olur? Bu film insana bunu sorgulatıyor. Bakalım siz neye hak vereceksiniz.


Orjinal Adı: Law Abiding Citizen
Türkçe Adı: Adalet Peşinde
Başrollerini ünlü oyuncular Gerard Butler ve Jamie Foxx‘ın paylaştığı Law Abiding Citizen gerilim/aksiyon türünde bir yapım.Filmin konusundan kısaca bahsedecek olursak; Clyde Shelton (Butler) eşi ve çocuğu ile mutlu bir hayat süren bir adamdır. Bir gün iki saldırgan Shelton‘ın evine gelir ve onun gözleri önünde eşi ve çocuğunu öldürür. Avukat Nick Rice (Foxx) saldırganlarla bir anlaşma yapmıştır. Mahkeme saldırganlardan birini ölüm cezasına çarptırırken diğerine çok az bir ceza verir. Karardan hiç memnun olmayan Shelton adaleti kendi elleriyle uygulamaya karar verir. Artık tek bir amacı vardır; bu olayda suçlu gördüğü herkesi birer birer ortadan kaldırmak.



LinkWithin

Related Posts with Thumbnails