13 Ekim 2009 Salı

ve Defne...

Daha önce yazmıştım kardeşim bir ufaklık bekkliyordu ve sonunda kendisi bayramdan önce geldi aramıza. Teyzesi olmamdan ötesi kendisinin isim annesiyim :))

Defne hanımı görmek için atlatmadığımız badire kalmadı. Yazıyorum çünkü ileride okurlarsa onlar içinde hatıra olur. Anlatmadan önce sizi ufaklıkla tanıştırayım. ve Defne...



Cuma akşamı işten erken çıktım uçağa yetişmek için ama "eeee burası İstanbul herşey olabilir" sözünü bizzat yaşadık. 17:30'da Cihangir'den cıktık ve uçak 20:30'daydı ve biz o saate daha köprüye bile varamamıştık. 3 tane zincirleme kaza olmuş İstanbul birbirine girmiş. Sonuç uçak kaçtı ve biz eve saat 23:00 sularında vardık.

Neyse sabah 7:30'da bir uçak var ona bilet aldık ve saatlerimiz 4:30'a kurup uyuduk. Alarm çalmadı ve biz Havaşı kaçırdık taksi ile gittik ve bu uçağı yakaladık :) Sonunda Adana'ya vardık ve şu karşınızda duran dünya tatlısı mis gibi süt kokan ufaklığı kucağımıza aldık. Kardeşimle birbirimize bakıp gözlerimiz oldu. Ya inanılmaz ama bu küçük hanım onundu.
Daha sonra cumartesi ve pazar uçağa dönene kadar herşey süperdi. Defne hanım henüz
20 günlük olduğu için hiç dışarı çıkmamıştı. Teyzesi ve eniştesi gelince, Adana'lı bir aile olarak kendisini kebapçıya götürdük :)


Çok usluydu maşallah mamasını yedi ve sonra bütün yemek boyunca uyudu. Hiç sesi çıkmadı.

O akşam biz kardeşimde kaldık. Alper'le sürekli Defne'nin odasındayız uyansada sevsek biraz kucağımıza alsak falan diye fırsat kolluyoruz. Benim kucağımda çok minik gibi durmuyor ama Alper'de daha belli ne kadar ufak olduğu. Bu resimler en az 5 kilo fazla yani :)

Pazar günüde Alper'in yoğun istediği üzerine Adana'da bilen bilir çok salaş ama sahane kebap yapan bir kebapçı vardır. Adil usta. Ona gittik. Amcamlarla birlikte tekrardan yemek yedik ve daha sonra bizi alana bırakmak üzere yola cıktık. Bizim Mustafa diye bir arakadaşımız var üniversiteden çok sevriz , aileden gibidir. O da gelmişti ve biz onun arabasındaydık. Adamın bir tanesi daha yeni almış ehliyeti ve U dönüşü yapmak istedi direksiyon hakimiyetini kaybetip gelip bize vurdu. Artık bu da olunca herkes şok oldu. Allahtan cok buyuk birşey olmadı bize çarpan suçlu olduğunu hemen kabul etti ve yazık o da çok korkmuştu :( onada çok üzüldük. Anlı kanıyordu kafasını çarpmıştı. Kemersiz kullandığı için oldu. Ufacık bir vurmada bile kemer çok önemli. Ben arkda oturuyordum ve kemersizdim bunu alışkanlık haline getirmek lazım arkada da kemer takalım.
Sonuçta gidişimiz gibi dönüşümüzde olaylı oldu ama şu ufaklığı görmeye herşey değdi. Şimdiden çok özledim ya bayramda gelecekler ama daha çok var. Defne kuzusu iyiki doğdun ve aramıza hoşgeldin :)

3 Eylül 2009 Perşembe

Gelinlik adeti...

Annem böyle şeylere çok inanır. Benim de inanmadığım söylenemez aslında. Çekmişiz işte ne yapalım. Düğümüne az kaldığı için artık yavaş yavaş gelinlik provaları başlayacak.

Annem ilk gelinlik provasında benim başımdan aşağı atılmak üzere Adana'dan pirinç, şeker ve para yollamış. Gelinliğimi Nişantaşı - Osmanbey arasında Hüsniye Moda evi var oraya diktirmeye karar verdim. Annemle konuşmaya gitmiştik ve annem oradaki kızlara sıkı sıkı tembih etmişti "Bakın ben ilk provada olamayacağım aman siz atın" diye. Herkes suan elinde pirinç, şeker ve para ile bekliyor beni :)


Pirinç evin bereketi için

şeker ağız tadı için


para da zenginlik için atılıyor.


Bu tür tatlı, kimseye bir zararı olmayan adetleri seviyorum. Kına gecesi , gelin hamamı gibi şeylere bayılırım. Bizimde gelinlik giyme adetimiz böyleymiş. Yapacağım inşallah uğur getirir...

28 Ağustos 2009 Cuma

Tiyek...

bestofbeste geçen haftalarda Tiyek'te yediği yemeği yazmıştı ben biraz daha sadece oraya özel birşeyler yazmak istedim. Blogumu takip edenler bilir benim prensesim Ada'cığım şeker mi şeker bir halası var. Gül abla.

Gerçekten çok tatlı bir insan çok uzun süre reklam sektörünün içerisindeydi. Mutelif ajanslarda art direktörlük yaptıktan sonra kendisine bir lokanta açmaya karar verdi. Cafe demiyoruz modern bir lokanta. Geleneksel yemeklerin Gül Abla'nın yorumuyla sunulduğu çok şeker bir yer.



Adana ve Antep yöresinin yemekleri hakim. Analı kızlı, yüksük çorbası, içli köfte, çıralı salatası, incir uyutma ve taş kadayıf ilk aklıma gelenler.



Yolu düşenler bu muhteşem yemeklerin mutlaka gidip bir tadına baksın . Hatta yolunuzu o tarafa düşürmek için çaba harcayın. http://www.tiyek.com/

27 Ağustos 2009 Perşembe

Bizim oralara özel...

Bizim oralara özel çok sahane bir meyve vardır hint inciri. Çoğu kiş bunu bilmez akdeniz yöresinde daha çok bilinir. Kaktüs gibi bir bitki üzerinde yetişir, piştikçe rengi turuncaya döner.





Hint inciri yaygın ismidir ama üzerinde çok fazla diken olmasından kaynaklı dikenli incir diye de bilinir. Sahane bir tadı vardır. Öyle manavda falan bulamazsınız.


Tablacılar satar bunu. Büyük bir buz kalıbının üzerine yatırılır ve sokaklarda ellerinde genelde kalın bulaşık eldiveni olan amcalar soyar verir size. Dikenli olduğu için evde biz soyalım, biz evde yeriz olmaz. Ancak eve soyulmuş olarak götürebilirsiniz. Onuda hemen tüketmeniz lazım mağlum sıcak memleket Adana - Mersin dayanmaz. Geçen gün bir yerde okudum acayip faydaları varmış. Linki aşağıda ilgilenenler bakabilir.

İçinde çekirdeği vardır ama o çekirdekler yenir daha doğrusu çekirdek değilde minik minik taneler vardır. Ağzınızda ayıklayamazsınız o yuzden onunla birlikte yenir. Meyve'nin özelliği o. O çekirdekler her derde devaymış.

Ben her gittiğimde tablacının önünde kamp kurarım, orada yediklerim yetmez evede götürürüm. En az bir oturuşta 10 tane yerim. Tabi o sıcakta buz gibi meyve ilaç gibi geliyor :) Tane olarak satılıyor ve tanesi 10 -15 kuruş arasında değişiyor.

Yolunuz düşerse mutlaka tadına bakın. Benden söylemesi...

http://bitkilerle.blogcu.com/dikenli-incir-hint-inciri-in-faydalari-nelerdir-hangi-saglik-sorunlarina-sifadir-nasil-kullanilir_29593001.html

Tatlı krizi

Benim önüne geçilmez bir tatlı düşkünlüğüm var. Şuan için bende bir kilo ya da sağlıksal bir soruna yol açmadı ama ileride açarsa ve bundan vazgeçmem gerekirse nasıl vazgeçerim bilmiyorum.
Bir anda krize girip gözüm dönebiliyor. Pazar sabahları kahvaltıda Nutella yemeden önce 1-2 dakika önce kokluyorum. Bende acayip bir etki bırakıyor. Beynim onun kokusuyla doluyor ve mutluluktan deliriyor.
Ajansta tatlı ıvır vızırı için ilk uğranan adresimdir. Gerçi bu aralar biraz ihmal ettim çekmecemi ama eski performansına kavuşması an meselesi. Bu kadar çikolata sevmeme rağmen yoğun çikolatalı pastaları çok sevmem benim favorim muzlu ya da çileklidir. Baklava türü şeylere bayılırım. Bir de Tramisu sevmem. Üzerinde kahve içinde kahvefalan hiç bana uygun değil.
Dün kriz halinde Alper'e 2-3 karar değişikliği olsa da tatlı siparişi verdim. Sonra gelen tatlıyı yemek için biran önce yemek yedim ve çayı koyup film izlemeye oturdum.
Ben midemin dinlenmesini istiyorum ama beynim benimle aynı fikirde değil. Git hemen ye yoksa öleceksin sinyalleri veriyor. Ve son ana kadar dayandın. Sonra dolaptan pastanı alıp, kocaman bir çatal ile ağzıma götürdüm.


Ama sonuç bu kadar özlemle beklenen şeyin bayat çıkmasıydı. Nasıl oldu hiç anlamadım. Her zaman aldığımız ve her zaman yediğimizi pastanın pandispanyası bayat. Benim moralim cok bozuldu. Alper'in pastasından 1 çatal aldım ama benim beynime yolladığım "sahane bir pasta yiyeceksin" mesajını onun pastası karşılamadı . Ben şahene bir pandispanya arasında bol cevizli ve damla sakızlı krem ile yapılmış bir rulo pasta vaad etmiştim.
Sonuç bugün gidip kendilerine teesüflerimi ve beni ne kadar hayal kırıklığına uğrattıklarını anlatacağım. Gece'nin o vaktinde bu konudaki boynu büküklüğü anlatamam. Allahtan evde çikolata kavanozu vardı bende gidip nefsimi onu koklayarak körelttim.
Çok kırıldım çok :)) Ya benim bu tatlı düşkünlüğüm ne olacak hiç bilmiyorum. Allah sonumu hayır etsin...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Konserler...

Ramazanın gelmesiyle yazın bittiğini yavaş yavaş hissetmeye başlamıştım bir de nezle olunca tam oldu. Bu sene ramazan erken gelince yaz aktiviteleri erken sonlandı. Ama benim için hareketli bir yaz oldu. Hiç gittemediğim kadar konsere gittim. 2 tanesini yazmıştım ama gittiklerim arasında en beğendiğimi yazmak istedim.


İlk önce Göksel ve Yalın'a gittik. Onlar hakkındaki görüşlerim gayet olumluydu hele Yalın'dan böyle bir performans beklemiyordum.

Sonra bir vesileyle hiç planda yokken İbrahim Tatlıses'e gittim. İbo içinde düşündüklerimi yazmıştım. Adam gerçekten muthiş bir ses.


3.olarak Volkan Konak konserine gittik. Benim daha önce hiç dinlemediğim birisiydi. İlk dinlediğim sarkısı Cerrahpaşa olmuştu. Hep Karadeniz müziği yaptığını düşündüğüm birsiydi ama aslında öyle olmadığı çok dolu dolu bir sanatçı olduğunu bu konseriyle daha iyi anladım ve bu kadar bir hayran kitlesi olduğunun hiç farkında değildim. Resmen doldu taştı konser 4.500 kişilik yere 6 bin kişi gelmişti ve hiç ara vermeden konserini tamamladı. Bazı bilmediğim sarkılarında sıkıldığımı itiraf ediyorum ama tüm konserler için geçerli bir durum bu bilmediğim şarkı olunca enerjim düşüyor :) Volkan konak başarılı bir konser verdi.

4. olarak çok uzun zamandır gitmek istediğim hatta Alper'le benim aramda sıkılınca ve biryerlere gitmek isteyince kullandığım geleneksel bir cümle haline gelmişti . "Alper beni Serdar'a götür. Alper beni Serdar'a götür." ve Alper beni Serdar'a götürdü. Bir an olsun yerime oturmadım. Bu kadar çoşturan 2. bir kişi varmı bilemiyorum. Gerçekten sahne şovları ile süper bir konserdi. Resmen ıslık çalıp şarkılarını söylemekten sesim kısıldı. En son sandalye tepesinde sarkı söylüyordun o kadar yani. En fazla Harbiye'de konser veren ve dolduran kendisi oldu. Abartı bir rakam gelebilir ama 7-8 bin kişi olduğu söyleniyor çünkü millet üst üste izledi resmen.


5. olarakta Ajda'ya gittik. Açıkçası herkesin bir kez gitmesi gereken bir konser. Sahneye birbirinden güzel kostümlerle çıktı. Kadım bu yaşında hala süper bir fiziğe sahip. Açıkçası ben ondan çok daha iyi bir sahne beklerdim ama ayağı kırık olduğu için çok eleştirmekte istemiyorum. Konseri Tarkan'ı supriz olarak sahneye çıkarıp düet yapmaları kurtardı. Tarkan 3 şarkı söyledi Harbiye ayaklandı resmen.

Bu yaz konserleri arasında en favorim açık ara Serdar Ortaç'tı. 9-8'lik ritimi birazcık olsun seviyor ve yerinizde duramıyorsanız benden size eğlence garantisi.

18 Ağustos 2009 Salı

MİMMMMM

Pamuk Prens beni mimlemiş. Elimden geldiğince cevaplarını yazıyorum.

1. Neden blog yazarsınız?

Bu blog kızlara çok özenip yazmaya başlamamla oldu. Paylaşmak güzel şey...

2. Son zamanlarda vakit ayıramadığınız bir uğraş?!

Spor (gerçi hiçbir zaman hak ettiği değeri göremedi ama olsun)

Takı yapmak ( çok severim ama suan çok boşladım)

3. Hayatınızda iyi ki yapmışım dediğiniz 3 şey?

-İyiki böyle bir aileye sahibim

- İyiki üniversiteyi Mersin'de okumuşum

- İyiki İstanbula taşınmışım

4. Mutfakta en sevdiğiniz uğraş?

Mutfakla ilgili herşeyi severim yeter ki zamanım olsun. Özellikle tatlı şeyleri.

5. En sevdiğiniz üç yemek?

Kebap, makarna ve balık

6. Giyim konusunda abarttığınız eşya?

Gri çok topuklu ayakkabım

7. Çocuklarınıza nasıl hitab edersiniz?

Çocuğum yok ama Ada'cığıma fındığım, aşkım, kuzucuğum gibi şeyler söylerim.

8. Sizi anlatan bi resim?

Beni bir resim anlatamaz. Hayatımda olmasından mutluluk duyduğum çok sey ve insan var ama olmamasından üzüntü duyduğum tek birisi var...


Ben de bestofbest 'yi MİM'liyorum.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails