16 Mart 2010 Salı

ve yeni bebek geliyor...

Başlıktan benim hamile olduğum anlaşılabilir ama henüz değilim :) Ada'cığım annesi, biricik ablam 2. çocuğuna hamile. Ada'ya kardeş geliyor.

3.ayı bitti bu ay cinsiyet öğreniyoruz inşallah. Eniştem erkek istiyor ablam kız. Bakalım ama suan aramızdaki ismi "recep" ufaklığın.

Neden recep diye sorarsanız çok tesadüf olarak hem enişten hem de Alper bu haberi öğrenince "Hani benim recep'im recep'im" diye sevindiler... Adı recep kaldı, ablam biraz gıcık oluyor bu duruma ama cok sesini çıkarmıyor.

Ada hanıma gelince kendisi durumdan henüz haberdar değil. Geçtiğimiz hafta onun doğumgününü kutladık. Annesi ve babası sana hediye olarak belki bir kardeş veririz demiş Ada'dan gelen cevap: Ama benim doğungünüm yarın ne yani hediyemi 9 ay sonramı alacağım olmuş :)

Kardeşi olacağını annesinin hamile olduğunu bence hissediyor hatta biliyor ama suan resmi bir açıklama yok kendisine.
Ada'nın derdi annesi hamile olunca kilo alacak ve çirkin bir şişman bir anne olacakmış. O yüzden istemiyormuş ama bir yandan da annesiyle benim ilişkimi görüp istiyor.

Yeni bir hayat yeni bir dönem başlıyor bizim için. Cinsiyet belli olunca haberdar ederim. Eli ayağı düzgün olsun hayırlısıyla ablam sağlıklı bitşrsşn hamileliğini gerisi önemli değil...

10 Mart 2010 Çarşamba

Karaoke

Bu gördükleriniz Alper'in iş yerinden kızlar. Funda ile Aper'le aynı iş yerinde çalışmadan önce de tanışıyorduk. Alper'in dershane zamanından arkadaşı. Deli doludur çok şekerdir.

Şimdi Alper'le aynı bölümde çalışıyorlar. Diğer kızlarda hep Denizbank ekibi daha önce sağolsunlar beni bekarlığa veda gecemde de yalnız bırakmamışlardı.


Bankanın ya da kendi yaptıkları tüm aktivitelere benide çağırırlar. Denizbank'ın bowling turnuvasına bende gitmiştim. Ekibin adı kaktüstü ben de kaçak kaktüs olmuştum :) Gülsün bana da t-shirt ayarlamıştı onu giyinmiştin Ece'ye kaçak olarak yardım ediyordum :)




Müjde ile geçen haftalarda birlikte Adana'ya gitmiştik onunda arkadaşının nişanı vardı. Hepsi çok şeker kızlar.


Ece, Funda, Müjde, Gülsün, Arzu, Gülin, Merve, Merve'nin bir arkadaşı, Funda'nın kardeşi ve ben karaoke'ye gittik. Müjde ve Gülsün'ün sesi gerçekten çok iyi. Özellikle Müjdeye şimdi kaset yapsak yapılır yani.
Güldük, içtik, bağırdık, şarkı söyledik, şarkı dinledik güzel bir geceydi kızla başka bir organizasyon yapalım bir dahaki sefere :)

Güzel bir oyun...


Son zamanlarda modern tiyatronun çok konuşulduğu ve bu traz oyunların çok tercih edildiğini duymuştum. Aslında biraz çekinerek gittik kızlrla .Ya çok güzel birşey izleyecektik ya da hiç bize ya da en azından bana hitap etmeyen birşey. Korktuğumuz gibi olmadı çok güzel bir oyundu.


Çizim ve seslendirmelerin ön planda olduğu Mehmet Ali Alabora ve Sibel Tüzün'ün çok güzel performans sergilediği İstanbulu çok güzel anlatan ve güzel istanbul şarkılarını bulabileceğiniz bir oyun.


Herkese tavsiye edilir. Yer Garajİstanbul. Galatasaray otoparkının içinden giriyorsunuz ve sokağa açılan kapıdan geçip sol tarafta tiyatroyu görüyorsunuz.

4 Mart 2010 Perşembe

Canım kardeşim :)

Ben Defne'ye hediyeler aldım, kardeşim de bana almış :) Blogumda Paşabahçede görüp çok beğendiğim ama fiyatı bana pahalı gelen ve indirime girmesini beklediğim bir fil vardı onu yazmıştım.
Kardeşimde okumuş ve ben gelecem diye, Erdem ve Defneyle birlikte bana almışlar :)
Canım benim ya ablasına kıyamamış "madem çok istiyorsun al" dedi. Görünce çok şaşırdım :)



Canım kardeşim çok teşekkür ederim bu jestin için :)) Erdem'ciğim seni unuttum sanma senin koşturup aldığını tahmin edebiliyorum :)



Hediyem geldi...

Katıldığım bir hediye etkinliğinden benim payıma düşen geldi :) bende bu haftasonu hediyemi alıp bana söylenen adrese göndereceğim.


Bana hediye gönderen Papatya Prensese teşekkür ediyorum...


Uykumuz var ama...

İçeride uyuyordu minnoş. Bende dayanamadım gidip bir bakmak istedim ne yapıyor diye. Bir gittim manzara bu. Hem emzikle arasında bir bağ kurup uyumaya çalışıyor, hem benim aldığım ışıklı ve renkli oyuncağa bakmak istiyor hem de teyzesi ile oynayıp poz vermek istiyor.

Olmaz tontişim. Hepsini aynı anda yapamayız ki. Sen uyu en iyisi :))

Çok bilinmeyen 2 yemek

Bizim oraya hatta Adana'da bile çok az kişinin bildiği 2 yemek var ben her ikisinde çok severim. Bana sorarsanız bu 2 yemeğin oluşumuda içli köfteden geliyor ana malzemeler neredeyse aynı. İçli köfte yapılırken ya içi fazla gelir ya dışı. Dışı fazla gelince ziyan olmasındiye bunlar yapılır.


İlk yemek Çöç. Evet yanlış duymadını Çöç. Bu resimde biraz kalın görünüyor ama aslında baya ince olmalı

2 su bardağı ince bulgur
2 adet haşlanmış patates
3 yemek kaşığı un
1yemek kaşığı biber salçası
1 kahve fincanı sıvıyağ
1 tatlı kaşığı pul biber
1 çay kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı tuz
Dövme et (bunun miktarı size kalmış göz kararı zaten yoğururken anlıyorsunuz.)

HAZIRLANIŞI İnce bulguru tepsiye dökün. 1 bardak suyla ıslatıp 10 dakika bulgurun kabarması için bekletin. Bulgura un, patates, dövme et, biber salçası, kimyon, pul biber ve tuz atıp 20 dakika süreyle elinizi arada bir suya batırarak yoğurun. Elde ettiğiniz yumuşak bulgur hamurundan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın. Hamuru elinizle yuvarlayıp avuç içinizde bastırarak ince ve yassı köfteler yapın. Köfteleri biraz sıvıyağda iki taraflı kızartın. Servis sırasında salata çok yakışacaktır.



İkincisi Hamis. Aslında içli köftenin dış kısmındaki bulgur ve dövme et misket gibi minik minik yuvarlanır ve çorbak gibi etli, bol naneli limonla pişirilir.

Annem geçen gün yaptı Alper ilk defa yedi ve bayıldı :)

Malzeme:
400 gr.çiğ köftelik bulgur
100 gr.dövme et.
1 yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber
1 yemek kaşığı biber ve domates salçası
1/2 fincan sıvıyağ 100 gr.


et 1 su bardağı nohut 8 su bardağı et suyu 2 yemek kaşığı zeytinyağ tuz-kimyon-nane-limon suyuAkşamdan nohut ıslatılır. Sabah nohut ve et düdklüye konur üzerine 9 bardak su ve bir miktar tuz konur. Kaynadıktan 15 dakika sonra düdüklünün altı söndürülür. Bulgur yıkanıp süzülür. Dövme et,un ve kimyon ilave edilip iyice yoğrulur. Salçalar ilave edilir. Yoğurmaya devam edilir. 15 dakika dinlendirlir. Daha sonra avuç içi yağlanır ve bulgurdan fındık büyüklüğünde parçalar alınarak yuvarlanır. Yuvarlama işlemi bittikten sonra düdüklüden normal tencereye etsuyu alınır. Nohut ve etler kalır. Yuvarladığımız hamisler içine atılır ve pişmeye yakın et ve nohutlar da ilave edilir.
Bir limon suyu ve kuru nane ilave edilip 1-2 taşım kaynattıktan sonra ocak söndürülür. Sıcak servis yapılır.
Gerçekten süper oluyor :) Afiyet olsun...

3 Mart 2010 Çarşamba

Çok çenem düştü...

Bügün artık birşey daha yazmıyorum yazacaktım ama vazgeçtim. Yarın size annemim burada olmasını fırsat bilip yaptırdığımız bizim oraya özel iki yemeği tanıtacağım.

Kocaya yakarış :)

Üniversiteyi İzmir'de okuyan bir kayınbiraderim var. Kendisini çok severim. Yazık ders çalışmak için bilgisayarı yokmuş :) Yanlış anlaşılmsın ders çalışmak için sadece facebook vs. için değil. Hemen fesatlık yapmayalım.

Benim canım kocamın, onun biricik abisinin gönlünü razı olmadı bu duruma ve benim bilgisayarımı vermeye karar verdik. Ben eve geldikten sonra işim yoksa bilgisayar açan biri değilim. Alper gelir gelmez açar ve yatana kadar açık kalır.

Ama benim bilgisayarımı verirken Alper bana söz verdi. Sana istediğin bilgisayarı alırız dedi.
Ne zaman alacak bilmiyorum ama en kısa zamanda olmasını diliyorum.

Kendi bilgisayarı ona göre eskiyince onu bana verip kendine yeni alıyor. Ben hep 2.el kullanmak zorunda kaldım. Bu sefer kararlıyım. Blog ahalisine sesleniyorum, Uğurböcüğünün kocası ona hemen bilgisayar alsın kampanyası başlatalım :) İstediğim bilgisayar sony vaio X serisinin en ince tasarımı.





Desteklerinizi bekliyorum... Canım kocam sanada buradan sesleniyorum. Şu alma zamanını bir noktaya bağlasak. Öyle havada uçuşmasa :)

Mimlenmişim

Bu da beste kuşumun attığı mimler.
1 numaralı mim, evimin bir köşesi ve dinlediğim müzik!
Evim yeni olduğu olduğu için her köşesini seviyorum ozellikle şu rahat mor tek kişilik adında ama iki kişilik yuvarlak koltuğumu ve fillerim olduğu konsolu.















Dinlediğim müzik ise mümküse digiturk 444 lounge kanalını dinliyorum işten sonra yemek yerken çok iyi geliyor.
Bir de alıp dinleyeceğim var Fatih Erkoç'un yeni türkü albümü. Çok merak ediyorum caz gırtlağı ile türkü yorumunu.


İkincisi de evimizin antre köşesi.

Evimde, antrede asılı bir obje yok ama evim 2 giriş kapısı var o yüzden 2. giriş kapısı muftak tarafından mutfak tarafından girince o bölgeyi antre sayıyorum :)
Burada, resimlerim asılı olduğu çelik çerçeveyi ve balayında yaptırdığımız japon bir kadının bizim isimlerimizi değişik bir şekilde yazdığı resimi seviyorum.









Adana Gezisi...

Evlendikten sonra ilk defa Adana'ya gittim. Hiç geri dönesim gelmedi açıkcası. O defne minnoşunu bırakıp gelmek istemedim. Çok lokum olmuş çok büyümüş. Hep gülen bir yüz çok uslu maşallah.
Çok vakit olmayınca herşeyi sıkış pıkış yaşıyoruz.

Adana'ya gidince bir klasik olan kebaplarımız yedik. Defneye'de yedirdik :)
















Alper'le sürekli başındaydık defne'nin. Bir onun kucağında bir benim. Ciaaaa, Ciiiaaa oynadık. Video'nun sonunda göreceksiniz çok seviyor bu oyunu.


















Bakın bakalım defne kuzum büyümüş mü?



Hepimizin saçına yapışıyor ve yanağımızı emiyor :) Kuzum benim çok cana yakın.

2 Mart 2010 Salı

Ev ziyareti...

Aslında ilk önce YazAşkı Deniz'ciğim veFull Moon Beste'ciğim gönderdiği MİM'leri cevaplayacaktım ama fotograf makinamızın olmamasıyla alakalı bir geçikme yaşıyorum. Bu MİM'leri en kısa zamanda cevaplayacağım kızlar merak etmeyin unutmadım, atlamadım :)
Şimdi elinde fotografları olan kızlar partisine gelelim. Yeni evlendiğim için ajanstaki kızları evime davet ettim. Onlarda sağolsun beni kırmadılar. İşte geçen hafta salı yaptığımız kızlar partisi.

Doli ve Meltem. Doli'ciğim erken saatte çok uykusu geliyor ama beni kırmadı ve geldi. Hamilelik onu baya uykucu yaptı :) Birde ayran içince artık gerisini siz düşünün. Meltem'ciğim sağolsun ben ve kocama özel 2 fincan getirmiş. Biri kalp biri yıldız şeklide en kısa zamanda deneyip burada sergileyeceğim.


Lian ve Didem. Didem Sibel'e bakıp poz veriyor ama Lian nereye bakıyor bilmiyorum. O da başkasına poz veriyor galiba :) Lian Cihangir evlerini yüksek tavanları çok merak ediyordu umarım beğenmiştir evimi. Evi bilmiyorum ama koltukların rahatlığını beğendiğini biliyorum. Bizim koltuklara oturdun mu bir yayılma hissi geliyor insana yemekten sonra herkese öyle oldu :)

Ben, Sibel ve Beste :) Benim hayatımda oldukları için mutlu olduğum yeri çok ayrı iki arkadaşım :) Bu evi Beste'yle birlikte tuttuk kontrat yaparken o da vardı her aşamasında kızlar vardı yani. Beste, bu halini görünce şaşırdın mı? Çok değişmiş değil mi? :)


Deniz ve Ayşe koltukta atıştırıyorlar aralarında Derin bey'in meşhur ağzından alev çıkaran ejderhası :) Deniz o ejderhayı bulana kadar ne çekti. Yayılma hissi dediğim tam olarak olmasada buydu :)


ve Yaso... 5 senedir ekip arkadaşım. İyi kötü çok şey paylaştık. Evliliklerimiz 2 ay arayla o eylül sonu evlendi ben aralık başı. Dünya tatlısıdır. Sürekli bir mail kaybeder ve sadece bana "İrem şu mail sende var mı diye sorar" İnanın bana sadece bu soruyu sorması bile hemen bulmasını sağlar. Artık birimizin yarım bitirdiği cümleyi, diğerimiz tatmlıyor. Benden en büyük şikayeti çok abur cubur seviyor ve onuda teşvik ediyor olamam :)



İşte bu da Deniz'in dünya şekeri afacan oğlu Derin bey. Rtık sona doğru uykusu geldi. Alper'in yanına verdik ve uyudu. Bu son direnişleriydi.



Bu da Derin'in bizi toplu çektiği fotoğraf. Hepinize tekrar teşekkürler ayağınıza sağlık. Tekrar yapalım bu organizasyonu...


LinkWithin

Related Posts with Thumbnails