31 Ağustos 2010 Salı

Bugün 1 hafta oldu


Bugün 1 hafta oldu Cem bey doğalı. Zaman galiba hep bu hızda geçecek.
Durumlar iyi sayılır Ada' cığım kıskançları devam ediyor ama alışacak kuzucuğum :)
Bakın bakalım eli yüzü daha oturdu bücürün :)

26 Ağustos 2010 Perşembe

24.08.2010 / 08:33/ Cem

Çok heycanlıydım doğuma gireceğim için bütün gece uyku tutmadı. Ben götürecektim ablamı doğuma sabah 06:00 ben ayaktayım. Hazırlanmaya başladım.

Saat 07:00'de hastanede olmamız gerekiyordu. Saat 07:15 gibi hastanenin girişindeydik. Doğum saat 08:00'de olacaktı. Odamıza gittik yerleştik sonra hazırlandık. Ablam artık doğuma gidiyordu. Annemin gözleri oldu, eniştem heycanlıydı ve ada endişeliydi.


Aşağı indik ve beni bir odaya aldılar burada ameliyathane kıyafetleri giydim ve bekleme salonuna geçtim. Benimle birlikte bir baba vardı onunda elinde kamerası o da miniğinin doğumuna girmek için heycanla bekliyordu.
Önce onu çağırdılar kocaman yerde tek kaldım sürekli gözüm kapıda biri gelecek ve beni çağıracak diye. Bekliyorum, bekliyorum, makine ile uğraşıyorum ve eklenen an saat: 08:20 "Fotoğrafçı bayan gelebilirsiniz" dedi bir ses.

İç ses: ben teyzesiyim yahuuu neyse takılma buna şimdi

İçeri girdiğimde ameliyathanenin o kadar kalabalık olacağını hiç beklemiyordum 8-9 kişi vardı. Ablam ve ben dışında. Doğum başlamıştı. Ablam uyanıktı hemen yanına gittim ve konuştum biraz ben de heycanlı olduğum için ne söyledim bilmiyorum ve doktor küçük bey geliyor dedi ve makine elimde hazırdım sonrasında ufak beyimiz geldi.


Hemen temizlemeye aldılar ben de gittim başlarına, başladım çekmeye. Güzel pozlar yakalamaya çalıştım umarım olmuştur. İlk deneyim için fena sayılmaz :)

Sonra dışarı çıkardılar ablası, babası ve anneannesiyle tanıştı. İlk buluşma çok güzeldi.
Bakım odasına gitti ve banyo sırasını bekledi. O sırada ablam çıktı ve odaya götürdüler.

Bebeğiyle buluşmak için can atıyordu. Nasıl, iyi mi , kaç kilo kime benziyor gibi şeyler sordu.
Vallahi kimseye benzetemedim ben. O kadar ufak ki henüz kimseye benzemiyor ama erkek bakışları var :) Biraz büyüsün o zaman anlarız kime benzediğini. Ama buğday tenli yağız delikanlı.


Dün sünnet olayınıda hallettik. 2 günlükken sünnetini oldu. Şuan herşey ve herkes iyi...
Hoşgeldin minik melek. Bir teyze kuzusu daha oldu :) Herkes maşallah desin lütfen :)
Bir uyarı ile bitiriyorum; ya ne olur dışarıdan gelip yeni doğmuş bebekleri ellemeyin. Elinizi mutlaka yıkayın. Anne ve bebek için çok önemli. Daha el kadar bunlar.

13 Ağustos 2010 Cuma

Yesek mi giysek mi bilemedim :)



Fikri olan?

Cem için tüm hazırlıklar nerdeyse tamam 4 gözle kendisini bekliyoruz. Ada ve Anneannemiz de
2 gün önce Adana'dan geldi. Geri sayım başladı. Yanlız Cem'e bu kadar hazırlık yapılırken Ada'yı ihmal etmek olur mu? Kıyamam ben fındığıma. Ama ne yapmak lazım onu bilmiyoruz :)

Hastanede kıskanmasın diye ona ne yapabiliriz? Fikri olan ve tecrübeli arkadaşlar hemen yazsın lütfen. Uygulama için vaktimiz az :)


Bu arada Sibel'ciğim ellerine sağlık beebk etiketimiz süper oldu. ablam'da bayıldı :)

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Eminönü kazan biz kepçe

Cumartesi günü Eminönüne gittik. Hava çok sıcak ve Eminönü her zamanki gibi çok kalabalıktı. Biz Cem'in bebek şekeri kapı süsü vs. gibi şeylerini halletmek için gittik. Sağ olsun Sevil beni yalnız bırakmadı birlikte gittik.

Biraz sıcağın geçmesini bekledik ve saat 3 gibi gittik. Allahım şu Eminönünde olmayan bir şey var mı acaba? İnsanın nevri dönüyor. Yok yok. Ablam evde biz orada görüntülü naklen konuştuk su nasıl bu güzel mi diye.

Ben düğünümde vermek üzere şeker yerine bağışta bulunmuştum ve bunu ifade eden ufak bir kart yapmıştım. Onun ucuna konsepte uygun olsun diye minik kar tanesi aramıştım. O yuzden oradaki dükkanları iyi bilirim.

Engin hediyelik eşya diye bir yer var benim tavsiyem orası yönünde oldu. Gittiğimde çok ilgilenmişlerdi ve en uygun fiyatlı yer orasıydı.


Neyse gezmeye çikolatacılardan başladık. İçi çikolatalı badem şekerlerine kara verdik.
Mavi ve gümüş istiyorduk aslında ama öğrendik ki gümüş rengi oluşturmak için kanserojen bir madde kullanıyorlarmış ve çoğu yer satmıyormuş artık. Girdiğimiz yerdeki adam yani bir iki tane yeseniz bir şey olmaz ama biz prensip olarak satmıyoruz dedi.

Biz de almadık. Beyaz ve mavi şekerler aldık. Bir sürü marka var her giydiğimiz yer mutlaka birşey ikram ediyor ve şeker çikolata yemekten midemiz bulandı. En son Pelit'te çikolatalarına karar verdik. Zaten genelde tavsiye edilen o.


Evet şidmi bunları nasıl birşeyin içinde verelime geldi ablam biberon şeklinde ufak şeyleri beğenmiş önceden heryerde onlardan var. Ama onun gibi bir sürü model var. Kese şeklinde, çanta şeklinde, bebek arabası, patik var da var yani. Aklınız karışıyor biz çok uzatmadan bizce en güzeli olan biberonları aldık. İsterseniz süslenmiş hazır var ama biz süslemeleri çok beğenmedik kendimiz süsleyelim dedik. Boş biberonlar ve kurdele, tül, süsleri aldık. Şekerler de tamamdı geriye bunları evde yapmaya kaldı.

Kapı süsü için bir yerde fotoğraf çekmemize izin vermediler ama neden anladık. Ben de oradan değil gidip başka yerden aldım. Zevkler tartışılmaz ama herşey çok abartılı ve süslü geldi bana. Ben sade şeyler severim ablamda öyle şeyeler sever. Hatta o Laura Ashley, İngiliz tarzı gülleri falan sever bana onları bile çok gelir. Düz renkler ufak detaylar.

Eminönünde düz bir şey bulmak nerdeyse imkansız. Kapı süslerinde bebekler, ayılar tüller boncuklar vs vs. Ben en sadesini buldum ve aldım. Leylekli ve Cem yazıyor üzerinde.
Sonrasında en son işimiz loğusa şerbeti kaldı. Mısır çarşısından onuda aldık ve kendimizi taksiye atıp eve geldik. İkimizde bitmiştik artık ve güzel bir yemeği hak etmiştik. Alper bize güzel bir pizza ısmarladı. O kadar şekerin üzerine bir de pizza yedik tam oldu :) Artık bugün birşey yemem.

Ben cumartesi akşamı 30 tane biberonu süsledim bugün akşamda Sevil gelecek diğerlerinide bitirip bir köşeye kaldıracağız. Artık doğum için bekleyecekler.









Bu arada şekerler için bir şey olur mu diye soran varsa hemen cevaplıyorum olmazmış. 8 ay ömrü varmış. Ben zaten 2 hafta sonra gitsen yine bunları alacakmışım ayrıca size günlük satıyoruz diyen yalan söylermiş.

Şekerleri aldığımız yerdeki adam beni çok güldürdü.

- Bu şekerler 20 gün durur mu? Bir şey olmaz değil mi?
- Abla paketleme yaparken yemezseniz durur merak etme :)

Bu konuda çok haklı 3 paketle 1 ye sonra miden bulanıp yemiyorsun ama ağzına atmadan duramıyorsun.
Hadi hayırlısı bu işte bitti ufak bir etiket yaptıracağım onun dışında bir şey kalmadı.

6 Ağustos 2010 Cuma

Cahillikler kitabı...

Benim gibi boyle öğrensekte olur öğrenmesekte diyeceğiniz bilgiere meraklı olanlar varsa bu kitabı mutlaka okumalı. Açıp ara ara bir konu okuyup kapatabilrisiniz. Bir solukta okumanız gerekmez.


Bazı merak edilenleri ya da yanlış bilenenleri yazmak istedim. Çok eğlenceli seyler var :)


1- Kurşun kalemi emerseniz ne olur?


Kötü birşey olmaz tek kötü yanı sürekli olarak
" Çek o kalemi ağzından" uyarısı gelir etraftan :)

Kurşun kalem kurşun içermez ve cevresini saran tahta zehirli birşey değildir. İçindeki madde karbonun saf halininden biri olan grafittir.

Bir örnek daha vereyim gerisini alıp okuyun. Sağlık versiyonu var bunun onun çok ilginç olacağını düşünüyorum özellikle bizim gibi herkesin doktor olduğu bir ülkede :)

2- Safran neden pahalı?

1 kilo safranı elde etmek için 85 bin ile 140 bin arasında safran bitkisi gerekiyor. Bugun en kaliteli safran olarak bilinen İspanyol "Mancha" safranın kilosu 8260 pound. Eski dönemlerde asil sınıf olarak sayılan insanlar saçlarının parlaklıkları korunsun diye saçlarını safranla yıkarmış. Büyük İskender bunlardan biri.




Safran yetiştirmesi vanilya, kakao, çay ve kahve'nin gelişi ile azalmıştır. Ama suan İspanya, İtalya ve Fransada önem verilen ve özenle yetiştirilen bir bitki.

Safran Arapçadan gelen bir kelimedir ve arapça da " Sarı" anlamına gelir

5 Ağustos 2010 Perşembe

Ada ve kriz yönetimi

Şuan Ada hala Mersin'de tatilde ama mağlum Defne ile birlikte olduğu için kıskançlıklar yaşanıyor ve herşeyin sorumlusu şu defne oluyor :)

Çocuk işte ne kadar kısmanmaz vs desen de kıskanıyor. Defne'de sanki inadına yapar gibi Ada'nın peşini bırakmıyor. "Addddaaaa del" sürekli böyle ne zaman arasam arkadan bir çığlık ve "Adaaaaaaaaa del" Geçen gün ablam aradı ada üşütmüş ara sen bir diye. Toplantım vardı çıkınca arayacaktım ama tam girmeden Babam aradı.
Bu andan itibaren ben ve ablam için kriz yönetimi başladı. Vallahi kriz yönetimi hakkında uzman olduk artık. Yönetici olsam bu kadar kriz yönetirim diye düşünüyorum.

Ada hüngür şakır ağlıyor ama yok böyle bir ağlama konuştuğunu anlamıyorum. Midesini üşütmüş hasta yatıyormuş

- İrem sizi çok özledim beni ne olur gel al. Gören nazi kampına esir yolladık sanır. Öğle ağlıyor.

İçim parçalandı çok üzüldüm. 1 saat telefonda konuştum sakinleştirdim ve en son ilk uçak biletini bulup gelmeye çalşıacağım dedim ama bunun en erken haftasonu olabileceğini söyledim.

O an bombayı patlattı. Hem ağlıyor hem de akıl vermekten geri kalmıyor.

- Patronuna söyle lütfen yiğenim hasta onu gidip almam lazım de lütfeeennn de sana 2 gün izin versin.

gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Sakinleşti telefonu kapatırken

- Sen şimdi tüm uçak biletlerine bak 2dk sonra beni ara

- Teyzecim toplantıya giriyorum çıkınca bakacağım sonra seni arayacağım tamam o zaman 3dk sonra ara.

İçses: toplantı 1 dk yapılan bir olay diye düşünüyor galiba zaman kavramı yok :)

Akşam toplantı çıkışı aradım gayet sakindi makul seviyeye gelmişti istekleri.

- İrem şimdi sen haftasonu bilet bulabilirsen gel bulamazsan gelme ama bulabilirsen kesin el tamam mı?

- Tamam hayatım zaten bakıyorum bulunca geleceğim

- Dedesi arakadan: Aferin benim kızıma duydun mu anneannesi bak Ada teyzesine ne diyor falan diye yaptığı bu hareketi övüyor anlatıyor

Ada'dan yine bir bomba

- Tamam dede abartma yeter....

Alem çocuk dedesine öyle şeyler söylüyor ki gülmekten ölüyoruz.

- Dede alışverişe gidelim ama sen öyle hergördüğün şeye dalma, almaya kalkma tamam mı?

Babam'ın öyle bir huyu vardır az birşey alamaz ve mutlaka alışverişten çok geç döner biraz ondan biraz bundan derken saatin farkına varmaz. Ada bile artık bunun farkında :)

Neyse akşamı öyle kapattık sabah seni arayacağım dedi bende tamam dedim.


Sabah 7:30 telefon alarmdan önce çaldı resmen korktum Alper uzattı telefonu ve kim dedim kumam arıyor dedi.

Ada , Alper'in kuması. Bazen kaynanası herşeyi olabiliyor. Alper'i seviyor ama onu da kıskanıyor. Alper yerde yatsın biz seninle yatakta yatalım, Alper kalsın biz seninle gidelim, Alper içmesin biz içelim vs vs. ama bu durum çok değişkenlik gösteriyor. Neyse devam edeyim ;

- Efendim teyzecim günaydın

- İrem bilet buldun mu ?

- Yok teyzecim daha bir gelişme yok yedeklerdeyiz

- Üfff ya niye herkes Adana'ya gelmek istiyor ki :(

Neyse suan artık iyileşti havuza girince keyfide yerine gelmiş. Dün okey oynuyorlardı.

Zaten haftaya çarşamba geliyor o zamana kadar idare edeceğiz.

Büyüdü gözüyle bakıyoruz ama hala çok ufak ve asıl kriz yönetimi kardeşi ile başlayacak galiba :)

Vallahi ben "Cem" derim...

Uzun isim konuşmaları Kuzey mi olsun , Rüzgar mı olsun, Recep mi kalsın :)
Cem olmasın ya, tartışmaları hiç yaşanmamış gibi davanıp başa döndük bugün.


Evet artık son karar olduğunu var sayıyoruz ve aramıza katılmasına 20 gün kala ismini netleştiriyoruz. "Cem"

Vallahi bundan sonra ismi değişse bile ben başına Cem'i koyarım ve büyünce bunları anlatırım. Dönüp dolaşıp buna geliyorsak birşey var diye düşünmek lazım.




M.Ali - Ceylan - Ada - Cem boyle güzel oldu. Babanın basındaki Mehmet'i saymazsak iki A ile başlayan 2 C ile başlayan bir aile olacaklar inşallah :)

Umarım ablası gibi güzel bir bebek olur.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Bunları nereden almalı?

Şuan konumuz bu :) Ablamla neyi nereden alsak diye düşünüyoruz.
Bebek çikolatası, kapı süsü, ikram etmek için ne gerekiyor? Lohusa şerbeti ve lokum çikolata ile yeterli mi yoksa kuru pasta işine girsek mi?

Bebek çikolatasını Pelit mi yapsa? Yok ya çok mu pahalı olur acaba eminönüne gidelim orada bir sürü yer vardır. Kapı süsü olayınıda hallederiz.

Sağolsun Sevil bana bu konularda yardımcı olacak. Haftasonu gidip bakacağız kapı süsü, çikolataların ortalama fiyatları nedir? iyisi nerede vardır.



Önceden gitmiş ve tavsiye vermek istyenler lütfen yazın :) Biz şurya yaptırdık çok güzeldi çikolatalar diyenler, ayrıca ufaklık sünnette olacak onun için ayrıca birşey gerekir mi bilemedik. Tecrübe ile deneyimlemiş
Telefon konuşmamız :)

A: İrem ben de sizinle eminönüne geleyim bende bakmış olurum

- Saçmalama abla çocuk eminönünde doğsun istiyorsun galiba hem sıcak, hem ramazan öncesi hem de eminönü canlandı mı kafanda?

A: Tamam haklısın sen beğen al o zaman :)
- Ben de tam bu sebepten oraya gidiyorum zaten.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Doğuma ben gireceğim :)



Allahtan bir mani gelmezse, bebiş erken gelmek istemezse ismi henüz belli olmayan ama minnoşun doğumu 24 Ağustosta ve doğuma ben gireceğim.


Doğum fotoğrafçısı olarak :) Eniştem, kan ameliyat vs şeylerinden haz etmez. Dün ablamlara kahvaltıya gittik sonrasında biz ablamla cevahire geçtik.

Son alışverişleri tamamladık.

Minik tulumlar, sortlar, badiler.

Doğum sonrası gecelik, sabahlık

Terlik (bunu alma abla senin geceliğine uygun evde var ben getireceğim. )

Kırmızı kurdale ( bu da evde var.)

Bebek çikolatasını ayarlayalım gelen misafirlere

ve Fotoğrafçı?


Ablam- İrem sen doğuma girmek istermisin?

- M.Ali ne olacak?

Ablam- O giremezki.

- Süper o zaman ben girerim

Ablam - Fotografta cekermisin?

- Tabi cekerim neden olmasın?

Ablam - Söz bende senin doğumuna gireceğim :)

Duygulu anlar...

Benim için çok değişik bir tecrübe olacak. İlk kez doğuma gireceğim ve fotograf çekeceğim. Çok heycanlıyım...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails